“2007-2008 dünya gıda krizinden sonra şu ortaya çıkmıştır ki dünyada artık gıda fiyatları sürekli bir artış eğilimi içerisindedir. Yani bundan sonra üretimlerini artıracak ülkeler gıda dış ticaretinden kârlı çıkacaklardır. Yapılan projeksiyon çalışmalarında tahminler hem dünya süt fiyatları hem de dünya et fiyatlarının sürekli olarak artacağı yönündedir. Türkiye’nin artan nüfus ve geliri hem süt hem de et talebinin sürekli olarak artacağını göstermektedir. Bu iki tahmin hayvansal ürün taleplerinin karşılanabilmesi için üretimin artırılmasını zorunlu kılmaktadır. Yani ithalata bağımlı olmamak için Türkiye hayvancılık sektöründe ciddi politika değişikliklerine gitmek, yapısal iyileşme ve değişimlere yönelmek gerektiği anlaşılmaktadır. Hayvancılık işletmelerinin alınacak önlem ve amaca hizmet eden destekleme ve teşvikler ile piyasa için üreten piyasa şartlarındaki değişme ve gelişmeleri takip eden pazarın fiyat kalite beklentilerine göre üretim yapan ihtisas işletmelerine dönüşmesinin yolları aranmalıdır. Bu başarılmadığı takdirde Türkiye bugün olduğu gibi hayvan ve hayvansal ürünlerde net ithalatçı olma konumuna yerleşecektir. Bu hem sürdürülebilir olmaktan uzaktır hem de Türkiye açısından alternatif maliyeti yüksek bir beslenme ve ithalat rejimi anlamına geleceği açıktır.”
Yukarıdaki tehditlere 2019 Covid salgını ve ülkemizin içinden geçtiği ekonomik kriz de dikkate alındığında hayvancılık ve tük gıdalar yanında hayvansal gıdaların stratejik birer ürün oldukları ortadadır.
“Türkiye’de 2004 yılı toplam GSMH içerisinde tarım sektörünün payı %11,2, bunda hayvancılığın payı da %30 civarındadır. Bir başka ifadeyle GSMH’de hayvancılığın payı %34 kadardır. Payının düşüklüğüne rağmen hayvansal ürünlerin stratejik niteliği nedeniyle sektör, önemini korumaktadır ve koruyacaktır.
Türkiye’nin, iklim başta olmak üzere, doğal koşulları değerlendirildiğinde, pek çok bölgesinde hayvansal üretimin etkin bir şekilde yapılmasının mümkün olduğu söylenebilir. Yem başta olmak üzere bazı önemli girdilerin fiyatlarının düşürülebilmesi, Türkiye’yi daha güçlü bir konuma taşıyacaktır.
Bir yandan pazar arama gayreti sürdürülürken, diğer yandan da ülke üretimini, hayvan hastalıkları ve ürün kalitesine ilişkin sorunları göz ardı etmeden, artırmaya çalışmak gereklidir.
Türkiye’de hayvancılık sektörünün rekabet gücü hayvancılık işletmelerinin ve ülkenin bu işletmelere sağlayabileceği imkânların bir sonucu olarak şekillenecektir. Çünkü, dünya pazarlarında yer alabilmek için zamanla ürünün niteliği kadar üretimin hangi koşullarda gerçekleştiğinin de dikkate alınacağı yönünde beklentiler artmaktadır. Hayvancılık sektörü, yapısı ve ürünleri nedeniyle birçok sektörle ilişkilidir. Bu ilişki zaman zaman sektörlerin birbirini doğrudan etkilemesine neden olacak derecede sıkı ve yakındır. Ancak hayvancılık sektörünün en temel çıktısı gıda maddeleri olan ürünlerdir. Bu ürünlerin bir bölümü az ya da çok bir işlem gördükten sonra pazarlanabilirken, bir bölümüne uygulanan işlem sadece pazarlamanın gerektiği seviyede kalabilmektedir.
Sektörün ürettiği önemli ürünlerden biri olan süt, süt sanayinin temel ham maddesidir. Türkiye’de Gıda Siciline kayıtlı ve çalışma izni olan işletmelerde işlenen süt miktarı yaklaşık 3 milyon tondur. Bunun yanında küçük ölçekli mandıralar ile sokak sütçüleri tarafından tüketiciye ulaştırılan süt de oldukça büyük miktardadır.
Özellikle süt; süt sanayi, mandıralar ve sokak sütçüleri tarafından şu ya da bu düzeyde işlenen temel ham madde niteliğindedir. Kırmızı et üretimi için kesime sevk edilen canlı hayvanlar, kesimhanelerin temel girdisi niteliğindedir.
Burada elde edilen karkasların bir bölümü toptancı kasap ve kasaplar aracılığıyla tüketiciye ulaştırılırken, bir bölümü de et sanayinin temel ham maddesi olarak sanayi işletmelerine gönderilmektedir. Kanatlı eti için söylenebilecekler de bundan farklı değildir. Gıda maddesi nitelikli ürünlere ek olarak tiftik, ipek ve yapağı başta olmak üzere birçok elyaf tekstil sanayinde kullanılmaktadır. Bir yan ürün niteliğindeki deri ise dericilik sektörünün temel ham maddesidir. “
Kaynak:2.Tarım şurası Tarımsal Üretim Planlaması Grubu Çalışma Belgesi. (NAİM ÖZDAMAR-DENGE YAZAR VE BUHARKENT MUHABİRİ)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.