Cumamız mübarek olsun Kıymetli kardeşlerim!
Ne mutlu bize ki bir Ramazan ayına daha bu akşam itibariyle girmiş olacağız. İki yıldır teravih namazlarımızı camilerimizde cemaatle kılamıyorduk. Bu sene inşallah cemaatle birlikte teravih namazlarımızı eda edeceğiz. Rabbim şimdiden ibadetlerimizi kabul eylesin!
İslam’da gece önce gelir, sonradan ise gündüz gelir. Bu sebeple bu cumayı cumartesiye bağlayan gece ilk teravih namazımızı kılarak Ramazan ayına girmiş olacağız. Ardından sahura kalkarak orucumuza niyetleneceğiz. Bu maneviyat mevsimini beş vakit namazlarımızı kılmakla birlikte, oruç ve teravih ile taçlandıracağız inşallah.
Ramazan ayı için on bir ayın sultanı deriz. Çünkü Kur’an-ı Kerim bu ayın içerisinde olan Kadir Gecesi’nde indirilmeye başlanmıştır. Kadir Gecesi ise içinde Kadir Gecesi olmayan bin aydan daha hayırlıdır. Bu ay Kur’an ayıdır. Bu Kur’an öyle bir kitap ki inmeye başladığı ay bin aydan daha faziletli oluyor. Buradan şunu anlıyoruz ki, hayatını Kur’an’a göre yaşayan bir mümin de diğer müminlerden kat be kat üstündür. Zaten mümin, iman etmekle imansızlardan kıyas edilemeyecek kadar üstündür. İman edenlerin en üstünleri ise hayatlarını devam ettirirken Kur’an-ı Hakîm’i her işlerinde rehber edinenler ve bu kitabın en iyi yaşayanı olan Efendimiz (s.a.s.)’i örnek alıp onun sünnet-i seniyyesini yaşayanlardır.
Kur’an’ın bu ayda indirilmesi ile ilgili Rabbimiz şöyle buyuruyor; “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah’ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.” (Bakara Sûresi 184-185) Bu ayetlerde açıkça ifade edildiği üzere Kur’an’ın indirildiği ay oruçla geçirilmelidir. Bu da şuna benzer ki, yılın herhangi bir gününde önemli bir olay meydana gelir. Daha sonraki yıllarda, o önemli olay hatırlanır ve çeşitli şekillerde değerlendirilir. Mesele 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin her yıldönümünde hem şehidlerimiz anılır hem de milli şuurumuzu diri tutmak için çeşitli organizasyonlar düzenlenir. Diğer önemli olaylar için bu şekilde hareket edilir. Kur’an’ın indirildiği ayda hem Kur’an okunur hem de İslam’ın beş şartından biri olan oruç ibadeti yerine getirilir.
Efendimiz (s.a.s.) bir hadis-i şeriflerinde İslam’ın temelini şu şekilde ifade buyurmuşlardır; “İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şahitlik etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekât vermek, Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.”(Müslim, îmân, 21). Demek ki bu sayılanlardan birisi bile eksik olursa İslam binası eksik kalır. Bunları “İslam’ın beş şartı” diye ezbere biliyoruz. Peki, oruç neden farz kılınmıştır? Allah Teâlâ bizlere zulmetmeyeceğine göre bunun bir sebebi olmalı. Allah, hiç kuluna zorluk çıkarmak ister mi? Bizim tutacağımız oruçtan Allah Teâlâ bir fayda sağlayacak mı? İşte ayet-i kerime orucun farz kılınma sebebini açıklıyor; “Ey inananlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sakınasınız diye size de sayılı günlerde farz kılındı...” (Bakara Sûresi 183-184) Yani sakınalım diye oruç bizlere farz kılındı. Haramlardan uzaklaşalım ve Hak Teâlâ’ya yaklaşalım diye. Yani bizim faydamız için. Biz oruç tutmazsak Allah Teâlâ’ya hiçbir zarar veremeyiz. Zararımız da bize kârımız da.
Efendimiz (s.a.s.)’in dilinde Ramazan ayı şöyle kelimelere dökülür; “Mübarek Ramazan ayı size geldi. Yüce Allah bu ayda size oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehennem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır.”(Nesâî, Sıyâm, 5) Başka bir hadiste ise bu durum daha açık ve müjdeleyici biçimde ifade edilir; “Ramazan ayının ilk gecesi olunca, şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur, cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır ve hiçbiri kapanmaz. Sonra bir (melek) şöyle seslenir: Ey hayır dileyen, ibadet ve kulluğa gel! Ey şer isteyen günahlarından vazgeç! Allah’ın bu ayda ateşten azat ettiği nice kimseler vardır ve bu Ramazan boyunca her gece böyledir.”( Tirmizî, Savm,1)
Bu aya yetişip de kıymetini bilmeyenlere Rasûl-ü Ekrem (s.a.s.) şöyle uyarıda bulunuyor; “Ramazan ayına girdiği hâlde günahlarını affettiremeden bu ayı tamamlayan kişinin burnu yerde sürünsün!” (Tirmizî, Deavât, 100.)
Efendimiz (s.a.s.)’in iki müjdesiyle yazımızı bitirelim; “Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân, 28)
“Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, beş vakit namaz ile Cuma, bir sonraki cumaya kadar ve Ramazan diğer Ramazan’a kadar, aralarında işlenen günahların bağışlanmasına vesiledir.”(Müslim, Tahâret, 16)
Ramazan- Şerîfiniz mübarek olsun kıymetli dostlar! Selam ve dua ile…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.