Oldum olası “politika” kelimesini sevmedim. Anlamından dolayı:Yunanca’da poli, çok; tika,yüz hareketleri anlamını taşımaktadır. Bu bileşik kelime dilimize “iki yüzlülük olarak da çevrilebilir. Zaman zaman bu sözcük “devlet yönetme sanatı, yolu“ gibi anlamlar taşısa da dilimizde ve genel algımızda “insanları kandırarak oy toplayabilme becerisine sahip kişiler“ olarak yer almıştır.
Siyasetse daha ciddi ve samimi bir ifade. Siyaset, Arapça kökenli bir kelimedir; at eğitimi, at talimi anlamına gelmektedir. Osmanlı'da devlet geleneğinde siyaset sözcüğünün "ceza" ve özellikle "ölüm cezası" anlamında kullanıldığı görülmüştür. Siyaset, Atebet-ül Hakayık’da "yönetme" anlamındadır.
Tarım ve devlet ilişkisini ele aldığımızda geçmişte, özellikle Atatürk, Menderes ve Demirel dönemlerinde siyasetin kalan zamanlardaysa politikaların hakim olduğu görülmektedir.
Gerçekte ise devletin tarım siyaseti olması gerekirken,tarım kesimini avutma,oylama,aldatmaya yönelik tarım politikalarının varlığından söz edebiliriz.
Tarım sektörü de bu tür politikalardan en çok etkilenen sektör olduğu için bugün bu durumdadır. Sorunun temelinde devletin devlet tarım ilişkileri yatmaktadır.
Tarım sektörü, Cumhuriyet'in kuruluşundan günümüze kadar ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişiminde çok önemli görevler üstlenmiştir. Bugünse sosyal gelişime hizmeti geri planda kalmış, kıt kaynaklarıyla ekonomiye hizmeti sürdürmeye devam etmektedir.
Tarım sektörü, dolayısıyla Türk çiftçisi ve üreticisi Türkiye Cumhuriyeti'ne çeşitli alanlarda hizmet etmektedir.
Bunlar, ülke insanının, ülkeyi ziyaret eden turistin ve mültecilerin beslenmesi, milli gelire katkı, işsizlik sorunu açısından istihdama katkı, sanayi sektörüne ve gıda endüstrisine hammadde sağlanması, sanayiye sermaye aktarılması, bütçeler ve cari açık açısından ihracata doğrudan ve dolaylı katkı bulunmaktadır. Sadece insan beslenmesinde tarımın katkısı yaklaşık olarak 135 milyondur.
Diğer bir açıdan biyolojik çeşitlilikle ekolojik dengeye olan katkıları nedeniyle tüm dünyada vazgeçilmez ve gıda üretiminin güvenliği nedeniyle de stratejik bir sektör özelliğindedir.
Bu özelliklerine ve katkısına, en fazla nüfus ve oya sahip olmasına rağmen tarım politikacıların en az itibar ve hizmet ettiği kesimdir.
Üretici kesim, politikacının sanayi, enerji, ticaret, maden, ulaşım vb. kesimlere gösterdiği saygı ve ilgiden mahrumdur. Sadece seçim zamanı oy sayısı açısından akla gelmekte, seçim sathı mailinde politikacının aklına gelmekte, sadece bu dönemde saygı görmektedir.
Peki çiftçi, köylü, üretici kesim bu samimiyetsiz yaklaşıma nasıl cevap vermektedir?
Türk insanının hoşgörüsü, terbiyesi, geleneklerinin emrettiği biçimde horlansa da, küçümsense de, değeri verilmese de, bu yaklaşımlar gerçekleşmemiş gibi davranmakta kendi değer ölçüleri içerisinde oyunu kullanmakta, siyasal tercihini yapmaktadır.
Peki çiftçi ve köylünün bu teslimiyetçilik ve uysal başlılığı doğru mudur? Sonuçları neler olmaktadır?
Devam edeceğiz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.