Önceki yazılarımızda Türkiye’de bulunan sektörler arasında tarım sektörünü sıralamaya aldığımızda, ekonomiye genel katkısının % 11 civarında olduğu görülmektedir. Bu rakam ihracat açısından % 18’lere kadar ulaşmaktadır. Ancak sektörün toplam geliri çifti sayısı bölündüğünde bu rakamın bir aileyi geçindirmekte ve hatta doyurmakta yetersiz kaldığı ortaya çıkmaktadır.
Kredi Kayıt Bürosu, Türkiye Tarımsal Görünüm Saha Araştırması 2019,adlı araştırmasında, bu sonuçlar ortaya çıkmasına rağmen Türk milletinin “fakirliğine şükreden” kaderci bir toplum olması hemen göze batmaktadır. Bu kaderci toplumun en çok şükreden ”bir soğan-bir somun” anlayışını hala kıramamış olması dikkat çekicidir.
Bunun yanında Türk çiftçisinin mesleki haklarını korumak amacı ile “siyasi birliktelik ve ortak hareket” oluşturamaması ayrı bir nedendir.
Bahsettiğimiz araştırmada katılımcılara tarımdan elde ettikleri kazançtan memnun olup olmadıkları sorulduğunda genel olarak “orta derecede” memnun (ne memnun ne memnun değil) oldukları görülmüştür. Herhangi bir şekilde memnun olduğunu söyleyen “toplam memnun oranı 12” (%36) ile “toplam memnun olmayanların oranı13” (%35) birbirine çok yakındır. Ayrıca “Çok memnunum” diyenler %4, “hiç memnun değilim” diyenler ise %16 oranındadır. Dolayısıyla tarımsal kazançtan memnuniyet ortalaması Türkiye’deki genel ortalamadan düşüktür.
Yukarıda verdiğimiz yüzdeler Türk çiftçisinin ne derece “kaderci” olduğunu ortaya koymaktadır.
Türkiye geneline baktığımızda-burada TÜİK’in inandırıcılığını da tartışmak gerekir- “TÜİK’in 2018 Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre Türkiye’de kazancından memnun olanlar %42, memnun olmayanlar ise %34 oranındadır. Orta seviye memnuniyet bildirenlerin oranı ise %21 olarak bulunmuştur.
Gelirinden memnuniyet araştırması bölgelere göre yapıldığında, “memnun” çiftçi oranının en yüksek olduğu bölgeler Karadeniz (%65) ve Ege’dir (%50). Toplam “memnun olmayan” oranı, memnunlardan daha yüksek bölgeler ise sırasıyla Doğu Anadolu (%46), Marmara (%44), Akdeniz (%40) ve İç Anadolu (%39) çıkmıştır. Karadeniz bölgesinde tarım çoğunlukla yeni ekim-dikim gerektirmeyen mono-kültür bitkilerle (çay, fındık) yapılmaktadır.
Bu ürünler hem alan hem de fiyat bazlı desteklenmektedir. Ayrıca bölgedeki nüfusun büyük bir kısmı tarımsal gelire bağımlı değildir. Çoğu zaman kırsal nüfusun kentte yaşayan ve ilave gelir elde eden aile bireyleri vardır. Küresel ısınmanın da henüz etkilemediği bölgenin ikliminde kurak dönem yoktur. Böylece yıla yaygın bir şekilde meraya dayalı hayvancılık da yapılabilmektedir.
Ege’deki çiftçiler açısından da benzer iklimsel avantajlar bulunmakla birlikte, yüksek memnuniyet seviyesinde ana etkenin, bölgenin Türkiye’de en katma değerli bitkisel ve hayvansal ürünleri üretmesi olduğu düşünülmektedir. Ayrıca desteklemenin yüksek olduğu pamuk ve süt hayvancılığının en çok bu bölgede yapılıyor olduğu da unutulmamalıdır.
En düşük memnuniyet oranına (%19) sahip Doğu Anadolu’da iklimsel ve sosyolojik nedenlerin bu düşük oranda etkili olduğu düşünülmektedir. Karasal iklimin en şiddetli yaşandığı bölgede, kırsaldan kente göç, terör gibi etkenlerin yanı sıra, tarımsal endüstrinin gelişmemiş/uzak olması ve buna bağlı olarak çiftlik satış fiyatlarının düşük olması tarımsal üretimin cazibesini yok etmektedir. Besiciliğin yaygın olduğu bölgede, son yıllarda baskılanan et ve süt fiyatlarının memnuniyet seviyesinde ekstra düşüşe neden olduğu düşünülmektedir.
Marmara ve Akdeniz gibi katma değeri yüksek ürünler üreten ve endüstrileşmiş bölgelerde memnuniyetin düşük çıkması ise dikkat çekicidir. Bu bölgelerde çiftçiler kazançlarını diğer sektörlerle (özellikle tarımsal ticaret ve perakende sektörü ile) karşılaştırmaktadır.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.