Türkiye’nin zeytin alanlarının dağılımına göz attığımızda sadece 40 ilde zeytin üretimi yapıldığını görmekteyiz. Zeytin üretiminin yaklaşık olarak yüzde 54’ü Ege, yüzde 18’i Marmara, yüzde 22’si Akdeniz ve yüzde 5,5’i Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde gerçekleşmektedir. Bu yüzdelerden hareketle ülkemizin yaklaşık 260 ilçesinde zeytin tarımı yapılmaktadır.
Ülkedeki zeytin ağacı dağılımını gözden geçirdiğimizde Aydın’ın 22 milyon 356 bin 568 meyve veren ve 2 milyon 79 bin 348 meyve vermeyen, toplam ve yaklaşık olarak 24 milyon 500 bin ağaçla ilk sırada yer aldığını görmekteyiz. Aydın’ı ağaç sayısı üstünlüğü ile İzmir, Manisa, Muğla, Bursa ve Balıkesir takip etmektedir.
Bu illere ve ilçeler baktığımızda ilk sorunun göç olgusundan kaynaklandığını görmekteyiz. Başta İzmir ve Bursa olmak üzere bu illere doğu illerinden ve çevre köylerinden yoğun bir göç mevcut olup bunun sonucu olarak da il ve ilçe merkezleri mevcut alanlarına sığmamakta, genişleyen inşaat ve şehirleşme sahaları öncelikle zeytin alanlarını tehdit etmektedir. Pek çok belediye başkanı 3573 Sayılı Yasanın farkında olmadığı gibi zeytinlikleri imara açmaktadırlar. Bu konuda sivil toplum kuruluşları ve mesleki örgütlerin uyanık olduğunu ve görevlerini tam anlamı ile yaptıklarını söylemek zordur.
Maden sektörü de zeytinciliğimizin en önemli tehdit kaynaklarından birisi olma özelliğini sürdürmektedir. Batı Anadolu maden bakımında oldukça zengin bir bölgedir. Bu zenginliklerin içinde linyitler önemli bir yer tutmaktadır. Linyit yatakları ise daha çok ormanların ve zeytinliklerin altında yer almaktadır. Ege ve Batı Anadolu’nun önemli linyit alanlarını dikkate aldığımızda hemen her alanın zeytinliklerle çakıştığını görmekteyiz.
Önemli linyit sahalarının başında Manisa - Balıkesir - Çanakkale kesimi gelmektedir ki burada, a) Çan (Çanakkale), b) Mancık ;Balıkesir, Soma linyitleri(Soma A Linyit Manisa, Soma-B Linyit) ile Evciler - Deniş linyit yatakları vardır., Soma, Çan , hem zeytin hem linyit alanlarıdır.
Menderes vadisi linyitleri ise Söke, Şahınali, Dalama, Kuloğulları, Aydın'ın güneyi, Hasköy (Nazilli) ,Sazak (Denizli) Aydın, Gireniz, Söke de aynı özelliklerdedir.
Muğla’da ise Yatağan ve Yeniköy Linyitleri de zeytin alanlarının altındadır.
Aydın ve Manisa’da ise ufuktaki en büyük tehlike jeotermal enerji sahaları ve santralleridir.
Gediz vadisinde Alaşehir’den başlamak üzere Ahmetli’ye kadar doğu-batı doğrultusunda uzanan bu verimli ova 30 kadar parsele ayrılarak jeotermal enerji üretimini hedefleyen şirketlere pay edilmiştir. Alttaki zengin jeotermal rezervuar artık yeryüzüne çıkarılmaya ,bununla beraber jeotermal çevre felaketleri de oluşmaya başlamıştır.
İki yıl önce Alaşehir Alkan köyü Muratlar mevkiinde mühendislik hataları sonucu patlayan sondaj kuyusu ve devamındaki patlamalar tam bir çevre felaketi yaşatmış, binlerce dekar üzüm bağında tarım yapılamaz hale gelmiştir. Patlayan volkanlardan birisi hala için için tütmekte; ibret-i alem için varlığını sürdürmektedir.
Alaşehir –Turgutlu anayolu üzerinde artık çirkin ve metalik görüntüleri ile jeotermal enerji santralleri inşa edilmekte, o verimli ovanın karnı delik deşik edilerek yeni yeni yüzlerce sondaj kuyusu kazılmakta. Her kazılan sondaj kuyusu önce üzüme sonra zeytinliklere zarar vermekte. Gediz’e boşalan dereler artık bor, arsenik başta olmak üzere ağır metal ve kimyasal içeren sıvı akışkanları aşağı Gediz’deki tarım alanlarına taşımakta, bu birinci sınıf tarım topraklarını yok etmektedirler. On-onbeş yıl sonra buralardaki bağ ve zeytinliklerin geleceğini düşündükçe çıldırmamak mümkün değil.
Neredeyse zeytin ve bağlardan vazgeçmek üzereyiz. Çünkü insan sağlığı daha ön plana çıkmakta. Yer altı içme suları hidroarsenat(sıvı arsenik) ile zehirlenmekte; tonlarca buhar içinde radon gazının radyoaktif etkisi insanları akciğer kanseri olamaya mahkum etmekte; doğacak nesillerin DNA’sı bozulmaya devam etmekte.
Zeytin bu illerde ve bu illerin pek çok ilçesinde tehdit altındadır. Şehirleşme tarım dışı alanlardan çok zeytin ağaçlarına göz dikmiştir. Maden alanlarına yer açmak için zeytinliklere göz dikilmektedir. Her türlü kimyasal toz, buhar ve katı atığın insan, bitki hayvan ve çevre katliamına yol açtığı artık kesinleşmiş olan termik, nükleer ve jeotermal santraller için öncelikle heba edilmesi planlanan sahalar zeytinliklerdir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.