Önceki yazımızda rakamlarla ülke tarımının durumunu, tarım alanları miktarını, üretici sayısını, ülkemizin GSYİH’sını, tarımın bundan aldığı payı ve gerçekte alması gerekeni rakamlarla belirttik.
Tarımın Türk ekonomisi içindeki yerini daha iyi anlamak bakımından ihracattaki durumunu da ele alalım:
2014 yılı rakamlarına göre ülke ihracatımız 157,6 milyar dolardır. Tarım ihracatımız ise yaklaşık 19 milyar dolara karşı gelmektedir. Genel ihracat içinde tarımın payı yüzde 11,9’dur.Genel hâsıladan yüzde 7 gibi düşük bir pay alabilen tarım sektörü aldığı payın yüzde 50’den fazlası kadarını ihraç edebilme başarısın göstermektedir.
Yalnız bununla kalınmamakta, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Sayın Şemsi BAYRAKTAR’ın ifadeleri ile “Ortadoğu, Balkanlar gibi yakın coğrafya, AB ve diğer denizaşırı ülkelerin önemli bir bölümünün gıda ve giyim hammaddesi ihtiyacını karşıladığı gibi her yıl 35 milyon turisti ve yaklaşık 3 milyon mülteciyi de beslemektedir.78 milyonluk Türk Milleti’ni de bu rakama eklemek gerekmektedir”
Türkiye’nin tarımsal ihracatını yıllara göre ele aldığımızda:
Yıl İhracat(milyar dolar) Yıl İhracat(milyar dolar)
2002 4 2009 11,2
2003 5,3 2010 12,7
2004 6,5 2011 15,3
2005 8,3 2012 16
2006 8,6 2013 17,7
2007 9.8 2014 18,8
2008 11,5
Tablonun bize verdiği sonuç, her durumda, ekonomik krizlere rağmen Türk çiftçisi üretmekte ve ürettikleri ihracata düzenli bir artış olarak yansımaktadır. Buna paralel olarak Türk çiftçisi ürettiği yaklaşık bin 800 çeşit tarım ürününün 193 ayrı ülkeye ihracatında birinci derecede rol sahibi olmuştur.
Türk tarımı bu sayede Avrupa’da ekonomik büyüklük bakımından 1. sıraya oturmasına rağmen ihracattaki yeri ise çok gerilerdedir. Bu ekonomik arızanın giderilmesinde görev, bürokratlar kadar da siyasetçilere düşmektedir.
Bunun içinde yapısal değişikliklerin hızla sağlanması gerekmektedir.
İlk olarak tarımsal ürünlerin arz güvenliği sağlanmalıdır. Türk çiftçisinin, bir sene önce para eden ürünü ekme alışkanlığından vazgeçmesi için sağlam esaslara oturmuş ürün planlamalarının yapılması gerekmektedir. Bunun için de öncelikle “Tarım havzaları Projesi” nin eksik ve yanlışları giderilerek bir an önce uygulanmasına başlanmalıdır.
İkincisi ise “ Tarımda Sürdürülebilir Büyüme” nin sağlanabilmesi için 2016-2019 ve 2020-2023 stratejik planın belirlenmesi ve somut hedeflere ulaşılabilmesi performans ve uygulama planlarının hazırlanması gerekmektedir.
Bunda da görev siyasetçiye ve yeni hükümete düşmektedir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.