2020 yılı zorunlu buğday ithalatı buğday üretici elinden çıktıktan sonra gerçekleşmeli,2021 yılından başlamak üzere tüm tarım ürünlerinde –pamuk ve bazı yem hammaddeleri dışında-derhal ithalat politikalarından vaz geçilmelidir.
Zaten ithal gıda fiyatları önümüzdeki dönemde Türk bütçesinin kaldıramayacağı düzeyde olacaktır.
Üreticinin ürettiği gıda ile ilişkili her ürüne günümüzdeki gibi değil gerçek anlamda gıda üretimi yapmak ve “milli gıda ve tohum stoğunu” oluşturmak amacı ile planlama yapılmalıdır.
Artık tarımın kalkınmasının tarımsal (Kalkınma, Üretim, Pazarlama) kooperatiflerinin ürettiği, işlediği ve pazarladığı tarım ürünler maliyetinin % 75 i oranında desteklenmelidir.
Bir üreticiden bir planlama dâhilinde, her ürettiği ürünü almayı taahhüt ederseniz, bu sistem dirençli hale gelir. Üretim ve tüketim kooperatiflerinin karşılıklı zincirler oluşturması ile bu sorun çözülebilir. Kopperatifler üzerindeki her türlü mali yük sıfırlanmalıdır.
Toptancı hal yasaları ve gıda aracıları, gıda ticareti derhal serbest piyasa anlayışı dışına çıkarılmalıdır. Yeni ve üretici özneli bir pazarlama düzeni hayata geçirilmelidir.
Tarımın vergilendirilmesi hiçbir şekilde düşünülmediği gibi tarımsal ürün ve gıdada üretim için vergilendirmeler “sıfır” düzeyine, ticaretinde ise asgariye indirilecek radikal önlemeler alınmalıdır. Devlet vergi gelirini tarım dışı alanlardan temin etmelidir.
Bundan böyle hemen hiçbir ülke halkının gıda ihtiyacını başka ülkelere ihraç ederek açlıkla karşı karşıya kalma riskine girmeyecek, dünyada gıda dolaşımı yeni bir düzen çerçevesinde gerçekleşecektir.
Gerçekte Türk tarımına uygulanan doğrudan gelir, emlak vb. vergiler Türk maliyesi için bir yekûn teşkil etmemektedir. Harcanan zaman ve masrafı dahi karşılamamaktadır. Bu alanda reforma sadeleştirmeye ve mevcut tarımsal vergilerin tasfiyesine gidilmelidir.
Artık tarımda derde derman olmayan vergileri toplamaya çalışmak yerine tarıma teşvik anlam ve kapsamında –gelişmiş batı ülkelerinde olduğu gibi- hibe çerçevesinde desteklemelerle Türk tarımının geleceği ve dolayısıyla Türk insanının gıdası garanti altına alınmalıdır.
Bunun da evrensel manada anlamı tarıma önem veren ve gerçek anlamda destekleyen ülkelerin halkı tok yatacaktır.
Durum bu derece acildir.
İhracat Türkiye için vazgeçilmez olduğuna göre “milli gıda stoku “ oluştuktan sonra üretimini fırsata çevirmelidir.
Bunun için de tarımsal vergilendirmeler ters yüz edilerek, bir an önce ciddi bir planlama ile gerçek tarımsal desteklemelere evrilmelidir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.