Takip Et

KURAKLIK VE TARIM İLİŞKİSİ

Kuraklık, yeryüzündeki pek çok ülkenin olduğu gibi Türkiye’nin de kapısını çalmış durumda.

 

“Su, Üretim ve Kuraklık Birlikte Değerlendirilerek Üretimde Tasarruflu Su Kullanımı Sağlanmalı Tarımsal üretimle su varlığı, bitki su tüketimi ile kuraklık birlikte değerlendirilerek planlama yapılmalıdır.

 

Türkiye’de tarımsal planlama olmadığından yağışı düşük bölgelerde genellikle geleneksel yolla üretimi yapılan bitkiler ağırlıklı olarak kuru tarım bitkileri olup, katma değeri düşüktür. Üretimde katma değeri yüksek bahçe bitkileri ile özellikle meyve yetiştiriciliğinin oranı arttırılmalıdır.

 

Kurak bölgelerde yapılmakta olan az sayıdaki sulamalarda su uygulamaları ve bitki desenleri belli bir plan dahilinde değil tesadüfen oluşmuştur.

 

Daha çok devlet destekleri veya o bölgelerde siyasal kararlarla oluşturulan işleme üniteleri veya fabrikalar vasıtasıyla üretim desenleri ortaya çıkmıştır.

 

Kuraklık gibi günümüz sorunları ve su varlığı değerlendirmeye alınmamıştır. Ülkemizin belirli olan su kaynaklarının bölgeler itibarıyla tarımda kullanım durumu, hedefleri, üretim desenleri de dikkate alınarak, bitki su tüketimi, sulama sistemleri, sulama sistemlerindeki iyileştirme ve yeniden hesaplamalarla su ve sulanabilirlik sağlıklı ve günümüz koşullarına göre belirlenmelidir.”

 

Her ne kadar politikacılar ve Ankara bürokrasisi hala “âsude bahar uykularında” ise de yerel de bazı kamu kuruluşları bu sorunun farkında. Gelecek endişesi taşımaktalar. Endişeleri de Türk çiftçisi ve halkı için.

 

Geçen hafta DSİ 21.Bölge Müdürlüğü’nün kuraklıkla ilgili bir “aydınlatma “ toplantısına katıldım.

 

Konu Aydın,Muğla,Denizli,Afyon illerini ve bu illerin içerisinden geçtiği kuraklık olgusunu ve olası sonuçlarını içermekteydi.

 

Sonuç hiç de iç açıcı değil.

 

Sunumu hazırlayan görevli bilimsel bir yaklaşımla,istatistiğe dayanarak,son 31 yılın yağış ve barajların su rezervlerini ortaya koyarak 4 ayrı senaryo hazırlamış.İlk ikş senaryo çok köt ve kötü sonuçları içermekte.Üçüncü ve dördüncü senaryolar ise daha iyimser.

 

Ancak içinden geçtiğimiz bölgesel, ülkesel ve küresel gelişmeler bizi ilk iki senaryonun ortaya çıkacağı konusunda ikna ediyor.Yurt içi ve dışı bilimsel araştırmalar da bu doğrultuda.

 

Allah ve kader inancımız son sığınağımız.Ancak tedbir ve planlamayı biz insanlar,üreticiler,yöneticiler yapacağız.

 

Gidiş maalesef çok kötü.

 

Bu kuraklık önce üretici,sonra ülke için son derece yıkıcı sonuçlara yol açacak gibi gözüküyor.

 

DSİ eldeki su kaynağına göre tedbirlerini almak ve planlamasını yapmak zorunda.Üretici olarak bu kurumumuzu hiç suçlamayalım.Eldeki su bu…

Hayırlısı olur, deyip tedbiri elden bırakmayalım. (NAİM ÖZDAMAR-DENGE YAZAR VE BUHARKENT MUHABİRİ)

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.