Takip Et

TÜRK ÇİFTÇİSİNİN TARIM ARAZİSİ SAHİPLİĞİ

“Türk çiftçisinin “faal/aktif” işletme büyüklüğünün artık aritmetik olarak 200 dekarın üstünde bulunuyor olması, son olarak 2016 yılına ait TÜİK verileriyle hesaplanabilen 76 dekar ortalamanın fiili olarak çoktan aşıldığına işaret etmektedir.”

 

Ancak arazi büyüklüğündeki bu rakamlar Orta ve Güneydoğu Anadolu arazi büyüklüğünden kaynaklanmakta olup Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere diğer bölgelerde arazi büyüklükleri genellikle 20 dekar altına düşmektedir.

 

“ Diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’de de işletme başına arazi büyüklüğünün artıyor olması beklenen bir durumdur ve pozitif algılanmalıdır, çünkü ülkemizde kayıtlı çiftçi sayısı ekonomik ve sosyolojik nedenlere bağlı olarak zaten azalmaktadır. Miras, iklim değişikliği vb. olgularla sürdürülebilir ölçeğin altına düşerek sektörü bırakan kesimin yerini diğer çiftçilerin almasının ortalamayı artırması beklenmelidir. Nitekim sahada “fiili” olarak yaşanan aşağıdaki gerçekler de fiili ve resmi ortalamaların birbiriyle karıştırılmaması gerektiğini göstermektedir.

 

• Arazi sahibi ile araziyi işleyen çiftçi birçok nedenden dolayı farklılaşabilmektedir. Örneğin bir ailede farklı kişilerin adına kayıtlı olabilen araziler fiiliyatta tek bir işletme şeklinde yönetilmektedir. Fiili çiftçi bu arazi sahiplerinin eşi, oğlu veya akrabası olabilmektedir.

 

• Boş duran veya komşu arazileri kiralama tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de çok karşılaşılan bir durumdur. Kiralık arazilerin önemli bir kısmında arazinin hâlâ mülk sahibi adına resmi kayıtlara girdiğine rastlanabilmektedir.

 

• Daha önce orman veya mera arazisi olan fakat üzerinde tarım yapılan araziler de bulunabilmektedir. 2B statüsünde olan veya mülkiyet dönüşümü henüz sağlanmamış araziler de buna dahildir. Ortalama işlenen arazi büyüklüğünde önemli olan husus, tarımsal politika ve stratejilerin, çiftçiye sunulacak hizmet veya ürünlerin hangi büyüklükler dikkate alınarak tasarlanacağı ve planlanacağıdır. Nitekim, Türkiye’de 2014 yılında 6537 sayılı Kanun ile hayatımıza giren “yeter gelirli tarımsal arazi” kavramı o tarihten itibaren “fiili” ortalamaların gideceği yön hakkında bizlere ışık tutmaktadır. Kanun ürün ne olursa olsun sulu arazilerde ortalama 75 dekarın, kuru arazilerde ortalama 160 dekarın, meyve bahçelerinde ise 10 dekarın altını artık “yeter gelirli” görmemekte ve mevcut parsellerin bu rakamların altına bölünmesini engellemeye çalışmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye’de ilk defa bu araştırma sayesinde çiftçilerin kanunda zaten işaret edilmiş olan “yeter gelirli tarımsal arazi” tanımına doğru önemli bir yol kat ettiği görülmektedir. Araştırmada ayrıca arazi büyüklüklerinin 50-99 dekar, 100-199 dekar, 200-499 dekar bantlarında yoğunlaştığı görülmektedir .

 

Tarım sektöründe küçük, özellikle de mikro işletmelerin üretimi bırakması ve genel olarak kırsaldan şehre göç olguları nedeniyle “arazi kiralama” kaçınılmazdır. Bu nedenle araştırmada çiftçilere üretim yaptıkları toplam arazinin ne kadarının kiralık olduğu da sorulmaktadır. Oran geçen yıla göre değişmeyerek %29 bulunmuştur .

 

Bilindiği gibi, tarımsal üretim için gerekli olan en önemli yatırım kalemi “toprak”tır. Katma değeri yüksek bir tarım sektörü mevcut arazi değerlerini ve kiralamaya olan talebi artırabilecekken, kiraların çok yükselmesi ise tam tersine kiralık talebini aşağı yönlü dengeleyecektir. Kaynak:KKB,Türkiye Tarımsal Görünüm Saha Araştırması. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.