2017 yılı yağışsızlığı bize zor bir yıl yaşatmış,birçok ürünü sulamada ve hasada getirmede zorluklar yaşamıştık.
Ancak bu zor dönem bizlere ders olmadı.Üreticiler olarak ne sulama teknolojilerini kullanarak su tasarrufuna gittik ne de en az sulama isteyen tarım ürünlerine yöneldik.
Devlet ise tedbirsizlikte bizden en az yirmi yıl önde gitmekte.Ve tedbirsizlik yapmaya hakkı olmayan tek varlıık da devlet.
Yıllardır “ürün planlaması” yazmaktan,anatmaktan başka alanlardaki sorunları ve çözümlerini anlatmaktan istemeden geri durduk.
Devlet,ürün planlaması yapmadığı gibi sulama tasarrufunda gerçekçi ve çözüm odaklı tedbirler almadı.Sulamada üretici bilgisi,cebindeki parası,diğer imkanları ile baş başa bırakıldı.
Ta ki 2021 yılına girinceye kadar.Her ne kadar devlet yine günü idare etmekle meşgul ise de gelecek yıllardaki kuraklığın bu poltikalarla yürümeyeceği anlaşıldı.
Hepimiz kuraklığın ne olduğunu pek ala biliyoruz.Ancak bir de akademisyenlerin tanımını okuyalım:
“Bir bölgede yağışların normalden daha az olması durumunda kuraklık meydana gelmektedir. Kuraklığın belirli bir süresi vardır, kalıcı bir durum değildir. Yani bir bölgede yağışların belirli bir sürede normallerin altında olması durumudur. (*)”
İşte şu anda tam da bunu yaşamaktayız. Âmâ bilmediğimiz “belirli bir süre” ne kadardır?
Bizi ilgilendiren ise “Kuraklığın meydana gelmesinde yağış miktarı kadar özellikle sıcaklık başta olmak üzere diğer iklim faktörleri de etkilidir. Kuraklığın başlangıç ve bitişi belirsizdir Türkiye, sahip olduğu coğrafi, atmosferik ve iklim koşulları nedeniyle özellikle küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasındadır. (**)”
Kaynak kişilerin yaptıkları araştırmaya göre,2000-2016 yıllarını kapsayan yağış ve sıcaklık verileri, 24 ilin çok kurak, 37 ilin kurak, 12 ilin yarı nemli ve 8 ilin nemli olarak tanımlandığını görmekteyiz.
Cebeci vd. ‘nin 2013 yılında yaptıkları çalışmanın sonucuna göre -Aydın’ı yakından ilgilendirmektedir-Denizli’de kuraktan çok kurağa geçiş belirlenmiştir.
Yakın tehlikelerden birisinin Orta Anadolu’da ortaya çıkması beklenmektedir.” İç Anadolu Bölgesi’nin neredeyse tamamı kurak olarak tanımlanırken bu durumun , özellikle bölgenin güneyinde, çok kurağa doğru yavaş bir geçiş yönünde değiştiği görülmektedir.”
Yapılan çalışmalar sonrası iki kuraklık indisi haritası yayınlanmıştır. “Bu haritalara göre Ege ve Akdeniz bölgelerindeki çok kurak iklime geçiş göze çarpmaktadır.”
(*):İlknur CEBECİ ve diğerleri. Türkiye’nin İller Bazında Kuraklık Değerlendirmesi.
(**):K.Öztürk
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.