Teke yöresi coğrafi yapısına ve iklimine uygun olarak 12. Ve 13.yüzyıldan itibaren, tarım toprakları Türkler tarafından işlenmeye başlamıştır. Yörede en çok üretilen ürünler olarak buğday (hınta),arpa (şa’ir),darı (dıhn),nohut, mercimek (ades),bakla, börülce, burçak, palamut, sumak, keten, afyon, çeltik, susam(simsim),pamuk (penbe),zeytin, incir, bağ, keçiboynuzu, bahçe ve bostan ürünleridir.
Tütün ve pamuk ziraatı ile bu ürünlerin öşürleri Osmanlı ülkesinde tütün 1605 tarihinden itibaren üretilmeye, 1688-1689 yılından itibaren de vergilendirilmeye ve üretilen tütünden tarım ürünlerinde olduğu gibi öşür alınmaya başlanmıştır.
Gündelik hayat, bir toplumun kültürünü oluşturan temel yapı taşlarından birisidir. Türk toplumunda özellikle 18. ve 19. yüzyılda insanlar özellikle, zeytin ve incir gibi farklı tarım ürünleriyle beslenme ihtiyaçlarını karşıladıklarını Fellows şöyle anlatır: “Pamuk temel ürün olarak görünmektedir”(190).
Fellows gezdiği bölgelerde ne tür ürünlerin yetiştiğini ve bunların önemli ürünler olduğunu anlatır: “Yeşillik hızla gelişmekte, bodur sarısalkım yaprak açmaktaydı, zeytin ve incir vahşi yetişmektedir. Biz pamukla dolu deve birçok konvoylarıyla karşılaştık. Her deve günde 300 ve 60 okka yani yaklaşık yarım ton pamuğu durmaksızın taşıyorlar (191).
Yine bu konuyla ilgili olarak “çam ve ceviz ağaçları vardı, şehrin 50 mili zeytin ağaçlarıyla kaplıydı ki zeytin Asya bölgesinin bu kısmında temel ticareti sağlıyor” der (192).
XIX. yüzyılda ihraç değeri yüksek olan ziraî ürünlerin önemlileri arasında buğday, arpa, kuru üzüm, incir, ham ipek, afyon, pamuk yanında tütün de yer almaktadır.
Buğday:
Anadolu’da tahıl ziraatının ülke ekonomisi ve halkın geçimi için hayati bir önemi vardır. Halkın evinde beslediği birkaç sağmal hayvandan elde ettiği süt ve süt ürünleri ile bahçesinde yetiştirip ekmeğine katık yaptığı meyve ve sebzesinin yanında halkın temel yiyeceğinin ekmek ile unlu besinler olduğu bir gerçektir
Anadolu tarım arazilerinde toplam üretiminin%90 veya daha fazlasını teşkil eden hububatın adeta bir tekli kültür halinde bulunduğu ve bunun muhtemelen hayvancılıkla tamamlandığı anlaşılmaktadır. Buğday Anadolu’ya yerleşmeden önce de Türkler için stratejik bir üründü. Samanından hayvanların beslenmesinde yararlanıldığı gibi, danesi de en önemli beslenme ürünü idi. XVI. yüzyılda Anadolu’da hayvancılık ve konar-göçer hayat tarzının hüküm sürdüğü bazı bölgelerde hayvan üretiminin ekonomideki ağırlığı da hesaplanmalıdır. Hayvancılığın da önemli bir yer tutmasına rağmen pek çok sancakta buğday üretimi toplam tarım üretiminin yarısını ve hatta daha fazlasını oluşturmaktaydı (193).
Buğday kile ve müd ölçü birimi ile miktarı belirlenmekteydi. Hınta, galat ve gallavat olarak kaydedilmiştir.1455’den itibaren tahririlerde buğday üretim rakamlarına rastlamaktayız. Teke Sancağında 81,726 ton buğday üretilmiştir.
Teke Sancağındaki nüfus dikkate alındığında bu üretimin tüketimden çok fazla olduğu anlaşılmakta ve fazla ürün değişik yollardan dışarı gönderildiği gibi İstanbul’un ve ordunun ihtiyacı da Anadolu’dan ve dolayısıyla Teke Sancağından karşılanmaktaydı.1568 yılında buğdayın sancak genelinde hâsılı 28 128 akçedir. Üretim miktarı ise 1455 yılında 468 ve 11 560 müd olarak kaydedilmiştir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.