Güvenildiğini hisseden çocuk, hem kendisine güvenir hem de güvenilir bir insan haline gelir. Ben yapabilirim, başarabilirim düşüncesini kazanır. Örneğin bazen aile içerisinde çocuk, annesine gidip “bardakları ben taşımak istiyorum” diyor. Anne hemen “sen götüremezsin, kırarsın, olmaz” diyor. Çocuk buna benzer şeyler yaşadıkça, sürekli kendisinin bir şey yapamayacağı, zarar vereceği algısı yerleştirildikçe çocuk yoğun bir hayal kırıklığı yaşıyor. Sonucunda kendine güvenemeyen, ben yapabilirim, başarabilirim düşüncesi yerleşmeyen kişiler yetiştiriliyor. Başka bir aile de ise çocuk annesine geliyor ve bardakları taşıyabilir miyim? diyor. Anne kabul edici ve onaylayıcı bir ses tonu ile “tabi ki taşıyabilirsin, sende bu ailenin üyesisin ve yardım etmek istiyorsun” diyor. Oldu ya çocuk bardağı taşırken elinden düşürdü ve kırdı. Bu durumda çocuğun göz hizasına inerek sert, yargılayıcı ya da acıyan bir yüz ifadesi ile değil normal bir yüz ifadesi ve sakin bir ses tonu ile bir takım sorular sorulmalıdır. “Ne oldu, nasıl hissediyorsun, neden düştü sence” gibi sorular ile olayın farkındalığı sağlanabilir. Örneğin çocuk nasıl bardak taşınır bilmiyor, aynı anda birçok bardak taşımak istedi ve bir tanesini düşürüp kırdı, örneğimiz bu olsun. O anda çocuğa “neden düştü sence” sorusu sorulmalıdır. Ama unutmayın kesinlikle yargılayıcı bir ses tonu ile değil. Çocuk “aynı anda bir çok bardak taşımaya çalıştığım için” cevabını verebilir. Ebeveyn olarak siz de “çok güzel bak neden düştüğünün farkındasın böyle bardak taşımaya devam edecek misin? Nasıl taşıman gerekiyor” gibi sorular ile doğru yöntemi kendisinin bulması sağlanır. Bu konuşma biter bitmez taşıyabileceği sayıda eline bardak verip bardakları yeniden taşımasına izin verilmesi gerekiyor. “Al bak kırdın, ben sana yapamazsın demedim mi?” gibi ifadeler kendine güveni ve başarı hissini azaltacaktır.
Başarının temelinde yatan en büyük olgu kendine güvendir. Ben yapabilirim duygusudur. Her üniversite mezunu ya da iyi eğitim almış bireyler yaşamlarında başarılı olacaklar diye şart yok. Ancak yaşam içinde başarılı olmuş bireyler gözlemlendiğinde kendilerine güvenen ve ben yapabilirim düşüncelerinin yüksek düzeyde olduğu görülür. Yukarıdaki örnekte çocuğuna öğrenme fırsatı yaratan bir ebeveyn tutumu vardır. Çocuk orada çok önemli bir şey keşfetti. Hatasını keşfetme imkanı sağlandı. O çocuğa bu keşif imkanı sürekli verildikçe ömür boyu başarısız olma korkusundan kurtulmuş olacaktır. Zihin daha farklı yerlere enerjisini harcamaya başlayacak. Kaygılar, korkular daha arka planda yer alacak. Bu çocuk yetişkin olduğunda hata yapa yapa eninde sonunda doğruya nasıl ulaşılacağını öğrenen bir bireye dönüşecek. Tek bir hata sonucunda dünyası başına yıkılmış gibi davranmayacaktır.
Çocuğunuzun kendine güvenini sağlamak adına kaç yaşında olursa olsun aktif bir şekilde dinleyip ona duygularını geri yansıtmanızı öneririm. Örneğin çocuğunuz 6 yaşında ve size gelip ona verdiğiniz sözü tutmadığınız için öfkeli olduğunu belirtti. Hemen o anda öfkesini geçirmek için verdiğiniz sözü yerine getirmeye çalışmayınız. İlk adımınız “sana verdiğim sözü tutamadığım için bana karşı çok öfkeli olduğunu söylüyorsun. Bu konuda haklısın seni bu kadar öfkelendireceğimin farkında değildim” gibi cümle kurarak hem aktif bir şekilde dinlemiş olursunuz hem de bir çocuğun en önemli ihtiyacı olan aynalanmayı ona vermiş olursunuz. Aynalanma ihtiyacı bir çocuk için en önemli gereksinimlerden birisidir. Aynalamayı yaparsanız yani öfkeli olduğunu ona tekrar geri söylerseniz çocuk dinlenildiğini, önemsendiğini hissetmeye başlayacak. Bunun üzerine “peki sana nasıl davranmam gerekirdi, ne yapsaydık sen daha mutlu olurdun” gibi cümle kurarsanız aktif iletişimi sürdürmüş, fikirlerini size karşı rahatça ifade edebileceğini öğrenmesine yardımcı olmuş olacaksınız. Bu durum 1-2 kere yapılarak geliştirilecek bir şey değil anne ve baba olarak sürekli yapılması gereken şeylerdir. Aktif dinleme sayesinde olayları çocukların gözünden görmeye başlarsınız ve bunun yanında çocuğunuz duygu ve düşüncelerine önem verdiğini anlamaya başlar.
0-7 yaş arasında alınan eğitim; öğrencilik, yetişkinlik, evlilik, iş vs. tüm yaşam olaylarını etkilemektedir. Hatalarının farkına varmasına yardımcı olunan bir aile de yetişen çocuk, ileride hatalarının farkına varan bir yetişkine dönüşür. Hiç hata yapmasına izin verilmeyen, her şeyi onun adına yapılan çocuklar yetişkinlik yaşamlarında, kendi sorumluluklarını başkalarının yerine getirmesini beklerler ya da tek bir hata da yoğun depresif duygular yaşayabilirler. Bu yüzden çocuklarımızın hata yapmalarına da izin verelim ki hata yaptıklarında bu durumun dünyanın sonu olmadığını, bu durumun öğrenme fırsatı yarattığının farkına varabilsinler. Unutmayın çocuklarınızın bu dünyada ki rehberleri siz anne ve babalarısınız. Siz neye yatırım yaparsanız ileride onun meyvesini göreceksiniz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.