Cumhuriyetimizin kurulmasından bu yana TBMM, tarımımızın korunması açısından pek çok yasayı yürürlüğe koyarken, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı da birçok yönetmelik ve genelgeyi kaleme alarak görev alanı olan tarımı korumayı amaçlamıştır.
Kuzey Marmara’dan GAP Bölgesi olarak adlandırdığımız Şanlı Urfa’ya kadar uzanan ve nerdeyse ülkemizin nerdeyse kuzey batı, batı, güney ve güney doğusunu kaplayan zeytinlik alanlarında yaklaşık olarak 170 milyon zeytin ağacı yer almaktadır.
Zeytin öncelikle insan sağlığı daha sonra da üretici nin ve ülke nin ekonomisi açısından büyük bir önem taşımaktadır. Ve Türkiye zeytin ve zeytinyağında dünya liderliğine oynamaktadır ve oynamalıdır.
Ancak zeytin alanları ise şehirleşme, madenciliğin tehdidi altında daralmaya başlamışken özellikle Aydın ve Manisa’da jeotermal sistemlerin zeytinlikler aleyhine genişleme ve işgali ile karşı karşıyadır. Ve şu ana kadar bu sistemler binlerce dekar zeytin alanının tahrip ve yok etmişlerdir.
Zeytin hakkında koruma yasası bulunan yegâne tarım ürünüdür. 26 Ocak 1939’da çıkarılan26/1/1939 Zeytinciliğin Islahı Ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun ve bu kanunun 20 maddesinde 1995 ve 2008 yıllarında yapılan değişiklik ile zeytinciliğimiz korunmaya çalışılmıştır. Kanunun bu maddesi, Zeytincilik sahaları daraltılamayacağı, mücavir alanlar içinde kalan zeytinliklerde yapılaşmanın ancak, alanın%10’u kadar olabileceği, zeytinliklerin sökülmemesi için Tarım ve Köy işleri Bakanlığının, Ziraat Odasının, Köy işleri Bakanlığına bağlı araştırma enstitülerinin görüş ve izinlerine bağlamaktadır ki bu süreçte zeytin katliamının engellenmesi hedeflenmektedir. Bu da yetmemekte, Tarım ve Köy işleri Bakanlığının fenni gerekçeye dayalı iznine başvurulması gerekmektedir. Kanun,” Bu hâlde dahi kesin zaruret görülmeyen zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez. İzinsiz kesenler veya sökenlere ağaç başına altmış Türk Lirası idarî para cezası verilir.” demektedir.
Aynı kanun maddesi “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.” hükmünü koyarak zeytini adeta koruma zırhı içine almıştır. Ancak bazı jeotermal şirketler bu yasayı yok etmek için çalışmaktadırlar.
Ve hatta zeytinyağı fabrikası dışında herhangi bir yapılaşmaya izin vermezken zeytinyağı fabrikalarının kuruluşunu da bakanlığın iznine bağlamıştır:
Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi iznine bağlıdır. "Bu sahalardaki zeytin ağaçlarının sökülmesi tabidir."
Aydın ve Manisa’da çok geniş alanlar madencilerin ve jeotermal işletmelerin tehdidi altındadır. Özellikle bazı, art niyetli, zeytin başta olmak üzere diğer ekili ve dikili arazileri, kısacası tarımı kazanacakları milyar dolarları kendileri için tehdit olarak gören bazı jeotermal imtiyaz sahibi şirketler acımasızca ve en sinsi yöntemlerle zeytini yok etme peşindedirler. Bazıları kurnazlıkta daha ileri giderek söktükleri ağaçları, güya, başka alanlara nakletmektedirler. Söktükleri zeytin ağaçlarının bir kısmını gizlice imha ederken bir kısmını da göstermelik olarak yeniden dikmiş görünmektedirler.
Yukarıda yazdığımız kanunda görüldüğü gibi zeytin ağacının sökülmesi yasaktır. Nakledilmesine ve başka yere dikilmesine izin yoktur.
Burada görev İl ve İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüklerine Ziraat Odaları’na sivil toplum kuruluşlarına düşmektedir. İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlükleri ve Ziraat Odaları kayıtlarında zeytinlik alanların yerleri, miktarı kesin olarak bellidir. Hiç bir jeotermal sistem, 100 metrekare de olsa bir zeytinliği, bırakın kesmeyi, yanına dahi yaklaşamaz. Bu konuda Bölge idare mahkemeleri ve Danıştay’ın kesin emsal kararları mevcuttur. Çözüm zeytine yaklaşan firmayı adalet önüne çıkarmaktan geçmektedir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.