Türkiye’nin işlenmiş ve işlenmemiş tarımsal ürün dış ticaret dengesi, 2009-2019 arasındaki süreçte yer alan ihracatın ithalatı karşılama oranları dikkate alındığında” 2009 da %98 iken 2019 da % 65 e düşmüştür ki” tarım sektöründeki genel eğilimi de ortaya çıkmaktadır.
2021 yılı ve 2022 yılı ilk çeyreği hariç olmak üzere bu düşüş devam etmektedir.
2009 yılından itibaren Türkiye’nin tarımsal dış alımı, dış satımından fazla gerçekleşmiştir. İhracatın ithalatı karşılama oranı özellikle son yıllarda oldukça düşmüştür. Türkiye, kahve gibi kendi ekolojisinde yetişmeyen ürünlerin dış alımını yapmak durumundadır.
Ancak, Türkiye’nin kendi ekolojisinde yetişen ve doğru tarım politikaları uygulandığı takdirde kendine yeterliliğin sağlanabileceği ürünlerin ithal edilmesi tarım sektöründe kaynak kullanım etkinliği açısından sorun yaratmaktadır. Türkiye’nin tarımsal dış satım verileri ürün bazlı incelendiğinde, geleneksel ürünlerin satımının ağırlıkta olduğu görülmektedir.
Türkiye’nin tarımsal üretim alanlarının son sınırlarına ulaşmış olması nedeniyle, ürün desenine uygun bölgesel planlamaların yapılması ve iç tüketimin önceliklendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca tarımsal üretimde kullanılamayan marjinal alanların da üretim potansiyelleri açısından analiz edilmesi, piyasa taleplerine göre bu alanlarda üretilebilecek ürünlerin (organik tarım ürünleri gibi) planlanması gerekmektedir.
Böylece hem dış ticarete yönelik açıkların önüne geçilmesine katkı sağlanabilecek hem de marjinal alanlara yönelik bir iş gücü talebi oluşturulacaktır. Tarım ürünlerinin yetiştiriciliğinde teknolojik gelişmeler ve makine-ekipman kullanımına bağlı olarak iş gücüne ihtiyaç azalmaktadır. Azalan hem iş gücü arzı hem de talebi karşısında katma değerli, sanayide kullanılabilecek ürünlerin yetiştirilmesi, işlenmesi ve pazarlanması yoluyla yeni istihdam yaratıcı tedbirlerin alınması gerekmektedir. Tarım sektörünün toplam dış ticaret içerisindeki payı ihracat açısından %3,3-4,4 arasında,ithalat payı ise 3,1-4,2 arasında değişmektedir.
Tarımın yıllar itibarıyla ihracat değerleri artarken genel ihracattaki payının düştüğü görülmektedir.
Ancak burada tarıma dayalı sanayi ürünlerinin sanayi sektörü içindeki payı da dikkate alındığında bu oran daha yüksek bulunmaktadır. Dolayısıyla tarım sektörünün ihracattaki payının daha yüksek olduğu düşünülmelidir.
Tarım sektörünün toplam ithalat içindeki payına bakılacak olursa, artış olduğu görülmektedir. Bu durum tarımsal potansiyeli oldukça yüksek olan Türkiye açısından hem üretim faktörlerinin tam kullanılmaması nedeniyle kaynak israfı hem de geçimini tarımdan sağlayan nüfusun refah düzeyini düşürücü yönde etkiler bulunmaktadır. Dolayısıyla tarım sektöründe istihdam edilen nüfus atıl kalmaktadır. Bu nedenle yerinde istihdam edilemeyen ve kırsal alanda iş gücü çeşitliliğinden yararlanamayan bu nüfus, geçimini sağlamak veya refah düzeyini artırmak için göç etmektedir.
Kaynak.2.Milli Tarım Şurası Tarımsal Üretim Planlaması Grubu Çalışma Belgesi.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.