Aydın Denge gazetesinin 20 Mart 2015 Cuma günü asılan nüshasında yazılarımızın yayınlandığı köşemizin hemen yanında Salavatlı’da Kurulu bulunan MEGE Enerji’nin sahibi Sayın Muharrem Balat, jeotermal enerji ile ilgili bazı açıklamalarda bulunmuştu. Sayın Batal’ın açıklamaları ile ilgili olarak cevabi yazımıza devam ediyoruz.
Sayın Muharrem Balat istihdam yarattığından söz ediyor. Gerçek şudur ki Jeotermal enerji en az istihdam yaratan sektörlerden birisidir.
Yine Sayın Balat jeotermal kuyuların testleri sırasında dışarı bırakmak zorunda oldukları suyu 0,05 metreküp olarak ifade etmektedir ki bizim için sadece MEGE ENERJİ’nin verileri değil tüm Aydın’daki rakamlar geçerlidir. Test esnasında bizim kayıtlarımızda yer alan rakamlar çok farklı ve fazladır. Yeni açılan jeotermal kuyulardaki testler gereksiz ve kasıtlı bir şekilde uzatılmaktadır. Sadece dinamik ve statik basınç ve debi, korozyon ve kabuklaşma ile ilgili sonuçların alınacağı süre üç aşağı beş yukarı belli iken bazı kuyuların aylarca açık bırakılmasında kasıt aramamak için ne gibi bir neden bulunabilir?
Bu atıkların nehirde herhangi bir kalıcı etki bırakmadığından söz etmektedir Sayın Balat.
Ancak sondaj esnasında kullanılan polimerler mi etki bırakmamaktadır işin bu tarafını anlayamadım. Şunu da ifade edeyim ki naylon da bir polimerdir. Bu atıkların nehirlere bırakılamayacağı yönünde 2872 sayılı çevre yasasının amir hükümleri ne demektedir? İzinli ve kontrollü bir şekilde imhası mı yoksa Büyük Menderes’e boşaltılması mı?
Sayın Balat, röportajda “Aydın’da yaşayan hiçbir vatandaşın jeotermalden korkmamasını “öğütlemektedir.
Aydın’da yaşayan ve konu ile ilgilenen hiç kimse jeotermalden korkmamaktadır. Korktukları bazı jeotermal enerji üreten patronların çok kazanmak ve az harcamak için yaptıkları yasadışı faaliyetlerden ve bu faaliyetlerin yanlarına kar kalmasından korkmaktadırlar.
Aydın’daki vatandaş, sağlığını etkilediği için jeotermal faaliyetlerden korkmaktadır. Tarlasını suladığı Büyük Menderes suları meslektaşlarınız ve sizin tarafınızdan kirletilmektedir. Ben kirletmedim demeyin sakın. Elimizde film ve resimler mevcut. Jeotermal sondaj kuyuları alanındaki havuzlar patladığı için Aydınlı korkmaktadır. Ekili tarlalara zarar verdiğiniz için korkmaktadırlar. Zeytinini, incirini kestiğiniz için aç kalmak kaygısından dolayı korkmaktadırlar. Sıcak jeotermal akışkanları bıraktığınız derelerde ineklerin memeleri yandığı, koyunlar haşlandığı için sizden korkmaktadırlar.
Sayın Balat, Güneş enerjisi ile ilgili yer seçimlerinde marjinal arazi şartı getirilirken sizin santralleriniz için bu şart getirilmemiştir. Bunu da enerji lobisinin Ankara’daki başarısı olarak görürken Aydın çiftçisinin, Manisa bağcısının şanssızlığı olarak görmek gerekir.
Birinci sınıf tarım arazilerimizin ortasında açtığınız her sondaj kuyusu ilk adımınızdan itibaren tarım arazilerimize ve ürünlerimize zarar vermektedir. Her santral için ortalama 100 dekar araziyi tapunuza geçirmektesiniz.
Yasalara uymadığınız takdirde jeotermal imtiyaz sahibi şirketler için zor günler başlamıştır. Yırca da bir yasal emsal ile zeytinliklerimiz artık koruma altındadır. Germencik’te olduğu gibi halk kitleleri uyanmaktadır.
Sayın Balat, siz jeotermal imtiyaz sahiplerinden, biz Aydın tarımı ve topraklarının, çevrenin ve Büyük Menderes’in, sulama ve içme sularının sahipleri olarak çok şey istemiyoruz.
İstediğimiz tarlamıza, ekinimize, hayvanımıza, deremize, Menderes’imize, içtiğimiz sulara sosyal hayatımıza saygılı olun yeter.
Siz yasalara uyarak enerji üretin biz sizin yatırımlarınızdan ve ülke ekonomisine katkılarınızdan dolayı mutlu olalım. Sadece bizim yaşama biçimimize ve gelecek nesillerimize kastetmeyin.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.