Türk tarımının yapısal sorunlarından olan “Arazi planlaması” konusu planlama açısından bir temel teşkil etmekte ve planlamanın ana eksenini teşkil etmektedir.Bu bakımdan 2.Milli Tarım Şurasında ele alınan sonuç bildirisinin bu konuyla ilgili bölümünü katkı koymadan ele alıyoruz.
“Güncel arazi ve toprak verileri ile iklim, arazi örtüsü ve kullanımı, topoğrafya ve sosyoekonomik faktörlerin birlikte değerlendirildiği tümleşik tarımsal ekolojik üretim bölgelerine göre tarım parseli düzeyinde verimlilik kapasitelerinin belirlenmesi hedeflenmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde arazi ve toprak ile ilgili verilerin toplandığı ve kullanıldığı Tarım Bilgi Sistemi kapsamında çok fazla veri tabanı ve modülü bulunmaktadır. Burada özellikle doğrudan toprak ve arazi ile ilgili veri üreten ve kullanan birimler:
• Tarım Reformu Genel Müdürlüğü (TRGM): Tarım Arazileri Değerlendirme Bilgi Sistemi (TAD PORTAL), Toprak Etüt ve Haritalama Bilgi Sistemi (TEH PORTAL), Nitrat Bilgi Sistemi (NİBİS PORTAL), Toprak Bitki ve Sulama Suyu Analiz Lab. Kayıt Sistemi (LABBİS), Tarım Arazileri Yönetim Portalı -Miras ve İntikal Takip Sistemi (TAY), Tarım Parselleri CBS İşlemleri Modülü (CBS), Çiftçi Kayıt Sistemi İşlemleri Modülü (ÇKS), Entegre İdare ve Kontrol Sistemi Projesi- (IACS-AB)
• Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM)
• Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü (BÜGEM): Tarım Havzaları (TH), Organik Tarım Kontrol ve Sertifikasyon Sistemi Modülü (OTBİS), ÇATAK Programı. Türkiye’de arazi varlığına ilişkin özellikle tarımsal arazi varlığına yönelik ilk temel kaynak olan Mülga Köy Hizmetleri tarafından 1966 – 1971 toprak etüt ve haritalama çalışmalarına göre işlenebilir tarım alanı 28 milyon ha, çayır mera alanı 21,7 milyon ha olarak belirlenmiştir. Günümüzde ise işlenebilir tarım alanları miktarı Tablo 2’de belirtildiği gibi 23,8 milyon ha, çayır mera alanı da 14,5 milyon ha olarak görülmektedir.
Türkiye’deki tarımsal arazi kullanımında yaşanan değişim incelendiğinde, nüfus artışı ile tarıma açılan arazi miktarında yıllar itibarıyla önemli artış gerçekleştiği görülmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında tarımsal üretimin artırılması için çeşitli önlemler alınmış ve yasal düzenlemelere gidilmiştir. 1928 yılında 6,6 milyon hektar alanda tarım yapılmakta iken bu rakam, makineli tarımın yaygınlaşması ile önemli miktardaki arazinin tarımsal üretimde kullanılmaya başlanması sonucu 1950 yılında 25,3 milyon hektara, 1980’lerde kullanılan yeni teknolojiler, sulama ve gübreleme imkânlarının geliştirilmesi ile bu yılların sonunda yaklaşık 28 milyon hektar seviyesine ulaşmıştır.
Türkiye’de tarım arazisi alanı 1990’lı yılların başından itibaren daralmaya başlamıştır. Söz konusu azalışın nedenleri ise tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanıma tahsis edilmesi, sektörden tasfiye olan küçük ölçekli işletme arazilerinin bir kısmının tarım dışı kalması ve yanlış tarımsal faaliyetler ile yanlış arazi kullanımı sonucu karşılaşılan toprak bozunumudur.
Mevcut tarım alanlarının kullanım şekilleri irdelendiğinde hâlihazırda tarımsal üretim amaçlı kullanılan arazilerin yaklaşık 23,2 milyon hektarı işlenen tarım arazisi olup, yaklaşık 3,5 milyon hektar alan meyve bahçeleri ve zeytinliklerle kaplı olduğu anlaşılmaktadır. Toplam çayır-mera alanı ise yaklaşık 14,6 milyon hektardır. Bu veriler dikkate alındığında, 2018 yılı itibarıyla tarımsal amaçlı olarak kullanılan toplam arazi varlığının 37,8 milyon hektar olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, kullanım şekli itibarıyla miktarı yıldan yıla değişmekle birlikte, işlenen tarım alanlarının yaklaşık %18’ini teşkil eden 3-4 milyon ha tarım arazisi de nadasa bırakılmaktadır (TOB, 2016).
Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı, bu arazilerin sürdürülebilirliğini ve dolayısıyla tarımsal üretimi olumsuz yönde etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Türkiye’de bugüne kadar izlenen politikaların yanı sıra konu ile ilgili mevzuatın uygulanmasında yaşanan sorunlar nedeniyle, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımları halen önemli bir sorun alanı olarak varlığını korumaktadır. Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımının özellikle verimli tarım arazilerinin bulunduğu sahalarda yoğunlaşması, konunun önemini daha da artırmaktadır. (NAİM ÖZDAMAR-DENGE YAZAR VE BUHARKENT MUHABİRİ)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.