Takip Et

ZEYTİN AĞACININ YAŞAMA MÜCADELESİ

Eğer benzetmek uygun ise zeytin hikâyesi “hırsız” masalına döndü.

Adamın birinin bahçesine zeytin dadanmış.Can malın yongası hesabı,adamcağız bahçenin etrafına yüksek tel örgüler,sıkı sıkıya kilitlenen kapılar inşa etmiş,içeriye de en baba yiğidinden bekçi köpeklerini salmış.

Fakat hırsız yılar mı? Sık sık bahçeyi talan etme teşebbüsünden vaz geçmez.Bahçe sahibi de keyifle,var olduğunu ve uslanmayan hırsızı gözlermiş.

Gel zaman git zaman bahçe sahibi rehavete erer.Tedbirleri terkeder,dikenli telleri tamir etmez,beslemesi zor olduğundan dolayı köpek besemekten vazgeçer.Nasılsa hırsız çalmaktan vaz geçti düşüncesi ile kapıları da kilitlemez.

Hırsıza gün doğmuştur. Bahçenin tüm meyvesini topladığı gibi ağacını da kesip odun eder.

Bizim zeytin bahçelerinin hikayesini içeren bu yazı dizimizde bahçenin ve bahçe sahibinin direnişinden ve var olma kavgasından söz edeceğiz.

Zeytin ve zeytin bahçesinin başının belada olduğunu anlayan erkân-ı devlet 1939 yılında zeytin bahçesini korumak için kanun çıkarır.Yıllar yılı bu kanunla zeytinlikler elden geldiğince kör topal hırsız şerrinden korunur.

Ancak zeytine zarar veremeyen hırsız zeytin bahçesini ele geçirmek için bazen inşaatçı,bazen turizmci,bazen,madenci bazen enerji üreticisi kılığına girer.Kendi çıkarı için zeytini katletmeyi kafasına koymuştur bir kere…

Bizim zeytin bahçesinin hikayesi de oldukça uzundur .Ancak yakın zamanların son olayı Soma’da ortaya çıkar.

2014 yılında madencilerden birisiSoma’daki 6 bin adet zeytini keser. Bu konu da ilgilenenleri her konuda olduğu gibi yine iki ters kutba ayırdı:

Doğa mı? Enerji mi? Tarım mı? Enerji mi?

Ülkemizin enerji ihtiyacının büyük bir bölümünün ithal yoluyla petrol ve doğalgazdan sağlandığı herkesin malumudur. Hiç kimse bu ülkenin parasının ve emeğinin başka bir ülkenin hazinesine gitmesini istemez. Hiç kimse elektriksiz yaşamayı düşünemez. Elektriksiz bir hayatın ilkel yaşam olduğunun herkes bilincinde. Peki, sorun nereden kaynaklanıyor?

Sorunun birinci kaynağı enerji lobisi, ikincisi ise bazı politikacılar. Para dışında hiçbir kutsalı tanımayan ve gönlünde tanımayan bu lobi yasaları da tanımadığı gibi politikacıları da kendi kutsallarına alet ederken yukarıda belirttiğimiz ülkenin enerji ve döviz ihtiyacından hareketle, hükumeti ve milletvekillerini yumuşak karnından vurmaktadırlar.

Zeytin katliamına karşı çıkanlar için Soma olayında en önemli önemli argüman doğa ve çiftçilerin aç kalmaları idi. O zamanın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, demecinde önce zeytinden yana görünürken, ”dağ taş zeytin oldu” gerekçesiyle, son cümlesinde enerji lobisinin safında yer aldığını göstermiştir.

O zaman bu olay karşısında şöyle yazmıştık:Ziraat odalarının tepkileri ve zeytin üreticilerinin direnişi sonrası bu yasa komisyondan geri çekildi. Şuna emin olunuz ki enerji ve maden lobisi

bu işin peşini bırakmayacak daha aşırı olmak üzere zeytin ve tarımı yok etmeyi amaçlayan yeni bir yasa ile ortaya çıkacaktır. Tabii ki kendileri perde arkasında politikacıları önünde… 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.