1844, 1911, 1912 yıllarında Türkiye’de görülen kuraklıktan dolayı birçok tarla, bağ- bahçe ve hayvanlar telef olmuş, bu dönemde halk oldukça sıkıntı yaşamıştı. Tarihe bu kuraklıklar “acı bir felaket” olarak geçecektii (228).
Üzüm üretiminde Osmanlı Devleti “Resm-i Bağ” adı altında vergi alınmaktaydı. Bu vergi %10 ile %50 arasında alınmaktaydı. Ayrıca “Resm-i Şıra” adı altında diğer bir vergi de alınmaktaydı. Bu vergiye Pekmez öşrü de denirdi (229).
Yine Doğu Akdeniz’in bu kesiminde iyi kalitede üzüm yetiştirmeye uygun toprak ve iklim koşullarının bulunması, yöre insanını üzüm bağlarına sahip olmaya teşvik etmiştir. Nitekim daha Osmanlı Klasik Dönemi’ndeki tahrirlerde, hatırı sayılır oranda üzüm bağları kayda geçirilmişti (230).
Anadolu’da bağ resminin alınmasında esas mahsulün öşrüdür. Daha sonraları bazı yerlerde haraç bağlanmıştır. Mesela Kütahya havalisinde âlâ bağ dönümünden on, ednasından beş akça takdir edilmiştir.
Bağcılık tarla tarımına göre daha fazla emek-yoğun tarım etkinliği olduğundan yoğun nüfusun bulunduğu yerleşim alanlarının etrafında oldukça yaygındır durumdadır Bugüne göre bağ alanları nispeten küçük de olsa,
Bağ üretimi yapılan bir köyden örnek verelim:
Kütahya Sancağı Çal Kazası Selcen Köyünde en yaygın olarak yapılan tarım biçimi bağcılıktır.
Selcen genelinde 198 parça (2705 dönüm) bağ arazisi bulunmaktadır ki, bunların neredeyse her biri bir haneye aittir.
Bağla ilgili 206 kişinin öşür vergisi kaydedilmiştir. Bu sayı yukarıda verdiğimiz 198 parça olan bağ sayısına karşılık gelmektedir. 206 kişinin ödediği toplam bağ öşrü miktarı 6 883,5 Guruştur. Bu miktar az bir fazlalıkla hububat öşrüne yakın bir rakamdır. Bağ alanlarının hububat alanlarına göre daha geniş alanlar olmasına rağmen arada meydana gelmesi gereken daha fazla fark üzüm öşrünün 2,3 Guruş, hububat öşrünün ise ortalamasının 6 Guruş olmasından kaynaklanmaktadır.
4603,5 dönümlük Selcen arazisinin 2705 dönümlük (%58,7) lik kısmından bu kadar öşür geliri elde edilmesi, bağcılığın Selcen tarımındaki ve ekonomisindeki ağırlığını göstermektedir. Üretilen bu üzümün ne kadarının dışarıya satıldığını, iç piyasaya sürüldüğünü ve aile içi tüketimde kullanıldığını bilemesek de, 1850’lerden sonra bu ürünün Batı Anadolu’dan yapılan ihracatında önemli bir artış olduğu bir ortadadır.
Selcen’de hane başına düşen ortalama bağ öşrü 33,41 Guruş olarak hesaplanmıştır. Selcen’de ödenen toplam bağ öşrü, toplam öşrün %27,25’ini, toplam verginin%3,14’ünü oluşturmaktadır. 231 hane ile Selcen Karyesi’ndeki hanelerin % 89,1’i bağ öşrü ödemiştir.
Pekmezlik Üzüm Öşrü
Sofralık, kurutmalık ve taze satılan üzüm dışında kalan, daha çok nefirge adı verilen küçük salkımlardan oluşan ve sofralık olarak seçilen salkımlara göre daha geç olgunlaşan bağ meyveleri pekmezlik olarak değerlendirmekteydi.
Pekmezlik üzüm sofralık ve kurutmalık üzümden farklı olarak “yük “adı verilen bir ölçü birimi ile değerlendirilmiş buna göre öşrü tahsil edilmiştir.
Pekmezlik üzümün değeri yük başına 1,5 Guruş olarak belirlenmiştir.
Selcen’de ödenen toplam pekmezlik öşrü, toplam öşür içinde % 11,7 ’lük toplam vergi içinde de %1,3’lük paya sahiptir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.