Jeotermal sistemlerin yüksek oranda akışkanları yeryüzüne çıkarmaları, pek çok açıdan incelenmektedir.
Bunlardan birisi de deprem riskidir.
Her ne kadar şu ana kadar jeotermal akışkan üretimi çekilmesi sonucu herhangi bir yıkıcı depreme rastlanılmamış da olsa mikro depremler dediğimiz küçük ve insan duyularınca algılanması zor olan 3 şiddetin altında depremler meydana gelebilmiştir.
F.Aslan’ın 2003 yılında kaleme aldığı “Jeotermal enerji” adlı yazısında:
“Yeraltı rezervuarlarından büyük hacimlerde akışkan çıkarılır ve yerine bir şey konulmazsa, üst tabaka basıncı gözenekli rezervuar kayacını sıkılaştırabilir. Bu da, yüzeydeki arazide göçmelere neden olabilir. Suyun çekilmesi veya yeraltına enjekte edilmesi durumunda rezervuar kayacının gerilme koşulları değişerek deprem oluşumu olasılığını artırabilir. Büyük miktarda suyun yüksek basınçla aktif faylara basılması durumunda da sismik aktivite ortaya çıkacağından, bunlardan kaçınmak gerekir. Ne kadar dikkatli olunsa da çeşitli jeotermal sahalarda doğal mikrosismik olaylar sık sık oluşur, fakat zarar verici sarsıntılar yok denecek kadar azdır. Yerkabuğundaki gerilimlerin küçük yerel sarsıntılarla sık sık boşalımı, bu alanlar üzerinde yüksek gerilimlerin yeteri derecede toplanmasını ve böylelikle büyük depremlerin oluşmasını önler. Bazı sahalarda atık suyun rezervuara geri basımıyla göçme azaltılarak doğal yapının korunmasına çalışılmaktadır. Bu yüzden jeotermal alanlarda rezervuar basıncının korunmasına önem verilmelidir'' denilmiştir.
Yurdumuzda yukarıda açıklanan tehlikeler henüz meydana gelmemiştir. Manisa ve Aydın’da yakın zamanlarda meydana gelen depremlerin jeotermal sistemlerle ilgisi bulunmamaktadır.
Ancak bulunmayacağı, bazı çökmelerin oluşmayacağı düşüncesi, kesin olacak düşüncesi kadar bilim dışıdır.
Manisa, Alaşehir Alkan köyünde Muratlar mevkiinde patlayan üretim kuyusunun çevre zararı hala giderilememiş, bölgede yer yer çökmeler oluşmuştur.
Yukarıda açıklanan tehlikeler ve değerlendirmeler açısından baktığımızda 2012 yılı Mayıs ayında Alaşehir Alkan Köyü sahasında meydana gelen jeotermal sondaj kazası çok yönlü olarak çevre kirliliğine ve tarım arazilerine büyük oranda zarar veren bir olgu olarak karşımıza çıkmıştır.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.