Takip Et

Jeotermalde savcıllı öncesi ve sonrası-8

Yazımızın başlığı olan “JEOTERMAL DE SAVCILLI ÖNCESİ VE SONRASI” nı açmak istiyorum.

ÇED raporuna ihtiyaç duyan şirketler öncelikle uygulamaları hakkında çevre halkına faaliyetlerini ne şekilde yapacakları hakkında bilgi vermek onların görüşlerini almak zorundadırlar.

Savcıllı Mahalle Muhtarlığına Aydın İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından 6.8.2015 ve 10.8.21015 tarihlerinde Zorlu Doğal AŞ’nin başvurusu ile ÇED yönetmeliği kapsamında Etki Değerlendirmesi Raporunun olumlu bulunduğu iletilmiş, halka görüşleri sorulmuştur.

Valiliğin “ÇED raporu gerekli değildir kararı ” Aydın Bölge İdare Mahkemesi kararına rağmen “ halka sorulmasına karar verilmiştir. Yasal askı süresi içinde Buharkent’e bağlı Savcıllı Mahallesi halkı, köy sakinlerinin büyük bir çoğunluğunun imzaladığı itiraz belgesinde, yasal haklarını kullanarak yazdıkları itiraz dilekçesi ile hem “ÇED RAPORU”na itiraz etmişler hem de mahallelerinde jeotermal faaliyetleri istemediklerini, şiddetle ret ettiklerini belirtmişlerdir.

Buharkent Savcıllı Mahallesi halkı dilekçelerinde özetle şu konulara yer vermişlerdir:

Savcıllı Mahallesi halkının neredeyse yüzde 100’ü tarım ile özellikle incir, üzüm, zeytin yetiştiriciliği ile geçimini temin etmektedir.

Zorlu Doğal Enerji grubu Kızıldere III santrali ile bölgede Kızıldere-III Jeotermal Enerji Santrali” projesi kapsamında 17 adet üretim kuyusu açılması planlanmakta, bu kuyuların Savcıllı tarım arazilerini etkilememesi imkânsızdır;

1- Kızıldere 1 ve 2 santralleri uygulamalarında görüldüğü gibi sondaj kuyuları birinci sınıf tarım arazilerine açılmakta, açılan her sondaj kuyusu, bahçe tarla yolları stabilize ve toprak olması dolayısı ile incirin döllenmesini, zeytin ve diğer meyvelerin çiçek tutumunu olumsuz etkilemekte, sondaj ve diğer araçlar ürettikleri toz ile yoğun oranda kırmızı örümcek zararlısına neden olmaktadırlar.

 

2-1 adet gözlem kuyusu,27 adet üretim kuyusu ve 12 adet re-enjeksiyon kuyusunun açılması planlanmaktadır. Açılan sondaj kuyuları havanın nispi nemini artırmakta, incirin kalite ve rekoltesini olumsuz etkilemektedir.

3-Üniversitelerde, devlet kurumlarında ve bağımsız akredite laboratuvarlarda yapılan analiz sonuçlarına gör incir başta olmak üzere tüm tarım ürünlerinde kalıntı analizleri sonucunda ağır metal, sülfür, bor ve pek çok kimyasala rastlanmıştır.

4-Yine Kızıldere örneğinde görüldüğü gibi sondaj kuyuları atmosfere kontrolsüz ve denetimsiz buhar salmakta, nemli ve yağışlı havalarda salınan jeotermal buhar insan, tarım toprağı, tarım ürünleri ve hayvanlara sülfürik asit yağmuru olarak dönmektedir. Tıp bilimince kesindir ki sülfür insanlarda kemik iliği kanseri yapmaktadır.

5-Jeotermal gaz ve akışkanlarda insan sağlığına en zararlı elementlerden birisi “radon gazı” dır.

İnsanlara solunum yoluyla giren, akciğerlerin en küçük dokularına nüfuz eden ve sonunda akciğer ve yumuşak doku kanserine yol açan radyoaktif radon gazı, litrede 0,2 pCi halinde dahi kanser riski var iken laboratuvar sonuçlarına göre Kızldere ve çevresindeki jeotermal alanlarda jeotermal akışkanlarda bu miktar alfa ve beta ışınları olarak toplam olarak 110,84 ile 124.17 pCi arasında değişmektedir. Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı tarafından kabul edilen 2010 yılı tarihli bilimsel tezde, bu miktarda radona maruz kalan her bin kişiden 270-630 arasında bir rakamda kişinin akciğer kanserine yakalanacağı belgelenmekte ve ispatlanmaktadır. İnsanımızın sağlıklı yaşaması ve gelecek nesillerin DNA sistemlerinin korunması açısından radon gazı en büyük tehlikeyi teşkil etmektedir. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.