Zeytin, anavatanı Türkiye olan bir bitkidir. Kutsal kitapların da incir ile beraber övülen iki meyvesinden birisi. Ülkemizin batı ve güney sahilleri, Ege bölgesi ve Aydın tarih boyunca zeytin ve zeytinyağı üretim merkezi olduğu gibi ticaretinin de başkenti durumunda idi.
Zeytin ağacının feryadını dile getirmeden önce zeytinin tarihini, kaynaklarını belirtmeden kısaca okuyucularımızın bilgilerine sunalım. Kaynak belirtmeyi gazetemizin bu köşesinde uygun bulmadım. Ancak hazırlamakta olduğum bir kitapta konu kaynakları ile beraber ayrıca ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
“Yapılan çeşitli arkeolojik çalışmalar, zeytinin tarihi hakkında aydınlatıcı bilgiler vermektedir. Bu konuda eldeki en eski veri, Ege Denizi'nde Santorini adasında yapılan arkeolojik çalışmalara dayanmaktadır. Bu çalışmalarda 39 bin yıllık zeytin yaprağı fosilleri ortaya çıkarılmıştır. Kuzey Afrika'da Sahra bölgesinde gerçekleştirilen arkeolojik araştırmalarda ise M.Ö. 12 bin yılına ait zeytin ağacı bulgularına rastlanmıştır. Kültürel anlamda zeytin yetiştiriciliği M.Ö. 6000 yıl kadar önce başladığı bildirilmektedir. Mısır’da M.Ö. 2600 yıllarına ait zeytin ve zeytinyağı üretimine dayanan sağlam bulgular vardır. Diğer yandan Hatay ve Mardin illerinde zeytinin bilinen en eski kalıntılarına rastlanmıştır. Bu husus tarih uzmanlarının "Zeytinin Anavatanı Anadolu'dur" yargısını kuvvetlendirmektedir”.
“ Elimizde var olan bilgiler, zeytinyağının üretim ve pazarlamanın ilk olarak Suriye ve Filistin bölgesinde başladığını göstermektedir. Kuzey Suriye’deki Halep şehrine yakın olan Ebla şehrindeki bulgular ve arşiv verileri M.Ö. III. binin ortalarında tarım toprağı bakımından ekilen mahsul alanı bakımından üçüncü sırayı zeytin ağaçlarının aldığını göstermektedir. M.Ö 2500 yıllarına ait belgeler, arazilerin sınırlarının içlerinde bulunan zeytin ağaçlarının sayılarak çizildiğine işaret etmektedir. Bu belgelerden birinin içinde 500, diğerinde 1500 zeytin ağacının bulunduğu iki arsadan bahsedilmektedir. Başka bir belgede ise farklı zeytinyağı çeşitleri ve yüksek kalitede yağın başka ülkelere ihracatı konuları aktarılmaktadır. M.Ö. II. bin yılın ortalarında zeytinyağı miktarının arttığı konusunda veriler vardır. Ve bununla ilgili Alalakh, Ugarit ve Mari arşivlerinde bulunmuştur. Bu belgelerin çoğunda zeytinden bir ilaç olarak bahsedilmektedir. Fakat Mari belgelerinde Halep şehrinden yapılan zeytinyağı ithalatı anlatılmaktadır. Mari belgeleri zeytinyağı fiyatlarının, şarap fiyatlarının, şarap fiyatından beş kat susam ve keten tohumu yağının fiyatından ise iki buçuk kat daha pahalı olduğunu göstermektedir.”
“Batı Anadolu Beylikleri ile İtalyan şehir devletleri arasındaki sabun ticareti ise XIV. yüzyılın başlarında Girit ile Fethiye arasında sabun ticareti yapan tacirlerin faaliyetleri ile başlamıştı. Örneğin Kandiyeli noter Pietro Pizolo’nun 1300 yılına ait raporları Fethiye’de Giritlilerin idaresindeki bir şirketten ve Türkiye’ye önemli miktarda sabun satmak için gelen Giritli bir tüccardan bahsediyordu (Zachariadou, 1983: 4, 172 n. 728). Pegolotti de Batılı tacirlerin Ayasulug’a getirdikleri mallar arasında sabunu da kaydediyor ve sabunun Ayasulug’da şarap ile birlikte iltizama verilen iki üründen biri olduğunu belirtiyordu.”
“O dönemde en fazla sabun üreten merkezler ise Midilli ve Girit Adaları, Ayvalık, Edremit, Kemer Edremit, İzmir, Aydın, Kızılcatuzla, Yunda Adası ve Urla'ydı. Zeytin ağacından elde edilen zeytin miktarı yerine, bundan elde edilen zeytinyağının üretim miktarları ile ilgili veriler bazı kazalarda daha belirgindir. Örneğin; 1515’te Trabzon Sancağı’nda 2,367 batman, yani 142,020 litre zeytinyağı üretilmekte; İzmir Kazası’nda da zeytinliklerin yoğun olduğu bilinmekle beraber zeytin ya da zeytinyağının üretim miktarının litre cinsinden ne kadar olduğuna dair malumat bulunmamaktadır.”
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.