Büyük Menderes boyunda yaşayan ve yaşı kırkları bulmuş olan herkes, özellikle Aydın çiftçisi, yıllar önce Büyük Menderes’in tertemiz ve içilebilir vasıfta olan suyundan hasretle söz eder. Ve o günleri özler.
Dünkü yazımızda Aydın İlinin tarımsal sulamada ana damarı olan Büyük Menderes’teki kirlilikten söz etmeye başlamıştık. Devam ediyoruz.
Havzada başta Denizli de olmak üzere birçok maden ocağının (doğaltaş ve mermer) çevreye verdikleri olumsuz etkilerinin boyutlarını ortaya koyan bir araştırma, bir çalışma da yoktur. Bu sektörün atıkları rastgele yol kenarlarına, dere yataklarına, hatta hazine arazilerine bırakılmaktadır. Bunların yarattığı çevre kirliliğinin yanında, yarattıkları görüntü kirlilikleri de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmakta, birçok ocak, üretim bittiğinde kendi haline bırakılmaktadır.
Havzada arazilerin tarımsal amaçlı kullanımı, arazilerin doğal özelliklerine göre değil, mülkiyet ilişkilerine göre işlemektedir. Havzada mevcut toprakların detaylı toprak etüt ve potansiyel arazi kullanım haritalarının Denizli ili hariç bugüne kadar yapılamamıştır. Elde mevcut veriler ise yeterli ve detaylı değildir.
Havzada yoğun nüfus baskısı, çarpık ve plansız kentleşme, ulaşım yolları, mutlak ve su tarım alanlarının gelecek kaygısı taşımadan, kısa vadeli çıkar ve beklentilere göre amaç dışı kullanıma açılmaları, yer altı ve yerüstü suların yanlış ve bilinçsiz kullanımları, açılmış ve yeni açılacak organize sanayi bölgeleri doğru bir değerlendirme ile Havzaya tüm baskıları ortaya konulmalı ve mutlaka gerekli önlemler alınarak, doğru izlenmelidir.
Yine Havzada Denizli ilinde Kaklık Beldesi’nde kurulma aşmasında olan 800 MW doğalgaz elektrik üretim çevrim santrali ile OSB’de kurulması kararlaştırılan 400 MW ayrı amaçlı santrallerin, yine ileride Havza bazında kurulacak böylesi santrallerin toprak, su ve havzaya verecekleri kirlilik yanında, başta insan olmak üzere canlı sağlığına ve tarımsal üretime verecekleri olumsuz etkiler şimdiden doğru hesaplanmalı ve doğru karar verilmelidir. Böylesi çevrim santrallerinin havaya bırakacakları tonlarca azot oksit, karbondioksit ve kükürt dioksit gazlarının ve arıtıma da kullanacakları kimyasalların gelecekte yaratacağı geri dönüşümü olmayan sonuçları şimdiden doğru öngörülmeli ve gereği yapılmalıdır.
En son bilgilere göre Denizli ve Uşak şehirleri kanalizasyon sularını ve organize sanayi atıklarını arıtmak için iki ayrı arıtma tesisi kurdukları bildirilmiştir. Su durumda Menderes Nehri yalnız Aydın ili sınırları içinde kirli akmaya devam etmektedir. Her ne kadar Uşak ili üzerine düşeni yaparak arıtma tesislerini kurmuş ise de Denizli’de yer alan arıtma tesisleri, göstermelik ve denetimden uzaktır. Denizli’nin evsel atıkları başta Goncalı ve Kumkısık yakınlarından geçen dereler yolu ile Büyük Menderes’e karışmaktadır. Ha keza Denliz sanayinin tüm atıklarının boşaldığı havza Büyük Menderes havzasıdır. Çünkü Aydın il merkezi, Söke, Akköy dışındaki diğer yerleşim birimlerinde kanalizasyon suları arıtılmamaktadır. Büyük Menderes havzasında kirlilik oluşturan kaynakları dört sınıf altında toplamak mümkündür. Bunlar sırasıyla sanayi atıkları, yerleşim birimlerinin kanalizasyon suları, jeotermal atıklar ve sulu tarımda kullanılan kimyasal ilaç ve gübrelerdir.
Aslında Büyük Menderes Havzasının temel sorunları yanında çözümleri de bellidir. Yine havzayı kirletenler yanında, kimin, ne kadar, nasıl ve ne ile kirlettikleri de yapılacak bir araştırma ile ortaya çıkarılması mümkündür. Bugünkü sorunların sorumlulukları da aslında bellidir. Unutulmamalıdır ki dün yapılanlar bugünümüzü, bugün yapılanlarda geleceğimizi belirleyecektir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.