Dünyanın en sinirli ikinci ülkesi olduğumuzu biliyormuydunuz? Evet sevgili okurlar. Ortadoğu ülkesi Lübnan’ın ardından dünyanın en sinirli ikinci ülkesi olarak kayıtlara geçiyoruz. Nedendir bilinmez. Ben bunu tutkulu bir yapıya sahip olduğumuza ve Türk Milleti olarak duygularımızı doruklarda yaşadığımıza, duygularımızı dışa vuramama yetisine sahip olamadığımıza yoruyorum. Bu yapımız bazı durumlarda faydalı olarak ortaya çıksa bile,genel olarak bizi birbirimizden ayrı düşürüyor hatta bazen fiziksel şiddet boyutlarına varan davranışlarla sonuçlanıyor. Yakın geçmişimize göz attığımızda siyasi ve ideolojik farklılıklardan tutunda,farklı futbol takımlarının taraftarı olduğumuzdan, iş hayatımızdaki anlaşmazlıklardan, ticari faaliyetlerdeki uyuşmazlıklardan, sürekli kavga ediyor birbirimizden ayrı düşüyoruz. Oysa ki biz millet olarak bir olduğumuzda, beraber olduğumuzda güzel oluyoruz. Tarihimize baktığımızda Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşı bunun en güzel örneklerinden bir tanesi olarak, az önceki düşüncemi doğrular nitelikte karşımıza çıkıyor. Peki bizler Türk milleti olarak sadece vatan topraklarımıza kastedildiğinde mi bir araya geliyoruz? Tabiikide hayır.İşte tamda şu sıralar ülke gündemimizde en üst sıralarda olan, her birimizi tek yumruk haline getiren bir faaliyet gerçekleşiyor; Türk takımları Avrupa Sahnesinde boy gösteriyor. Şampiyonlar liginde ön eleme turlarına katılan temsilcimiz Galatasaray, Uefa Konferans liginde ön eleme turlarına katılan temsilcilerimiz Adanademir spor, Beşiktaş ve Fenerbahçe. Farklı onlarca ülkenin kendi liglerinde belirli bir başarı elde eden takımlarının katıldığı uluslararası düzeyde düzenlenen bu turnuvalar, ülkelerin imaj ve prestiji için büyük önem taşıyor. Bizlerde bu durumun farkında olan ve futbola ilgi duyan bir millet olarak, kavgalarımıza ara verip tek yürek olabiliyoruz. Çokta güzel oluyoruz. Yakın zamanda tabiri caiz ise hepimizi derinden etkileyen pandemi ve Kahramanmaraş merkezli deprem gibi ulusal boyutta yaşanan bu iki büyük olaydan sonra futbol kulüplerimizin avrupada elde ettiği başarılar bir nebzede olsa yangınımıza su serpiyor, tebessüm etmemize vesile oluyor. Ülkemizde ezeli rekabet halinde olan Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gibi takım taraftarları,söz konusu Avrupa maçları olduğunda yanyana,cancana, adeta tek bir vücud halinde takımlarımızı destekliyor. Bu Avrupa maçlarını izlediğimiz zaman tribünlerde gurbetçi olarak tabir ettiğimiz vatandaşlarımızın da muazzam desteğini görmezden gelemiyoruz. Ülkemizde hemen hemen nadir görebileceğiniz farklı iki takım taraftarlarının yan yana maç izlediğini, temsilcilerimizin Avrupa maçlarında ve Milli takımımızın maçlarında hemen hemen her maç görüyoruz. Farklı renklere tutkulu olsakda, farklı görüşlere sahip olsakda,farklı siyasi tercihlerde bulunsakda söz konusu Ay ve Yıldızımızın temsili olduğunda birbirimize sarılmayı biliyoruz. Atılan gollere beraber seviniyor, kalemizde gördüğümüz gollere beraber üzülüyor, hakemin yanlış karar verdiğini düşündüğümüzde beraber tepki veriyoruz. İşte bize bunu yaptıran oynanan maçlardan önce okunan istiklal marşımız ve al bayrağımızdır. Canım milletim. Keşke bizi toplum olarak sürekli bir arada tutan, ayrıştırmayan olay ve olguların sayısı daha da artsa. Umarım Avrupa da boy gösteren takımlarımız bu yarışı gidebilecekleri en ileri düzeyde tamamlar. Çünkü millet olarak bir olmaya beraber olmaya, birbirimize sarılmaya, kavgalarımızı bitirmeye her zaman olduğundan çok daha fazla ihtiyacımız var. Allahtan birliğimizi,dirliğimizi ve beraberliğimizi arttırmasını diliyor, Ay yıldızlı bayrağımızı Avrupa arenasında temsil eden tüm takımlarımıza başarılar diliyorum. Sevgiyle kalın…