Makineleşmenin olmadığı Orta Anadolu ziraatında hayvan sayısı ve hatta çiftçi nüfusu da artmıyordu. Devletin askere alma politikasının büyük bir etki gösterdiği düşük nüfus artış hızı yine bu dönemde önemli bir problemdi. İnsan iş gücünün ve hayvan sayısının artamamasından dolayı ziraata uygun pek çok arazi işletilemiyordu. Özellikle, Konya Ovası’nın büyük bir kısmı, bu dönemde hâlâ nüfusun artmaması ve teknik yetersizlikler sebebiyle işlenemiyordu (249).
Bunların da bu hattın güneyinde kalan ve Akdeniz iklimine dâhil sıcak bölgelerin üzümü ve üzümcülüğü yanında bir ehemniyeti olamayacağı ve esas olanın hane halkının ihtiyaçları karşılandıktan sonraki mahsulun ticari değeri göz önüne alındığında, birinci bölge dediğimiz güney kesminde aşağı yukarı her köy bağcı ve keçi besleyici, ikinci bölge olarak adlandırdığımız kuzeyi ise koyuncu ve ekincidir. Hatta bu ayırımı “ova” ve “dağ” şeklinde anmak aslında en doğrusu olurdu (250).
Karaman coğrafyasında başlıca hınta (buğday ve şa’ir (arpa) olmak üzere, çavdar, burçak, pekmez, üzüm, penbe (pamuk) ve çok az miktarda nohut ve mercimek ile bakla ve miktarı belirtilmeyen duhan (tütün) ve sadece Aladağ ‘a bağlı köylerde adı geçen melaz Ermenek taraflarında “mahlut” (adı altında kaydedilmiş ve Hadim kazası temettüat defterlerinde görülen bir üründen bahsedilmektedir ki bunlar başlıca buğday ve arpanın beraber hesaplanmasından başka bir şey olmadığı kanaatindeyim.) Ve o zaman Sinanlı kazasının bir köyü olan Cerid köyünde birkaç hanede susam üretimi yapılmaktaydı. Ancak 1256 yılına ait bazı varidat defterlerinde billhassa Gaferyâd bölgesinde soğan üretimi yapıldığı görüldüğü gibi “azgın” ya da “zegrek” yani “darı”dan bahsedilmektedir.
Bilhassa Ermenek ve Nevâhî kazalarında az toprak fakat çok hâsılat, dolayısıyla çok ürün alınış olması özellikle dikkate değer bir husus olup, bunun da buralarda bir senede aynı yerden birkaç ürün alınmasından kaynaklanıyor olması muhtemeldir (253).
Bunu da sağlayan başta Göksu vadisi olmak üzere Akdeniz ikliminin karasal iklim içine sokularak çeşitllik yaratmasıdır.
Anadolu coğrafyasının özelliklerinden olmak üzere, başta Ege Bölgesi olmak üzere tarım ürünlerinde çok fazla çeşitliliğe rastlanmaktadır. Karaman’ın bir bölümü Akdeniz iklimi etkisinde kalsa da genelde hâkim ikilim türü karasaldır. Karasal iklimde ise ürün çeşitliliğinin azalmakta olduğunu görmekteyiz.
Çukurbağ’da da bunu açıkça görmekteyiz. Her ne kadar Akdeniz iklimi etkilese de 1250-1300 metre rakımda yer alan Çukurbağ’da tarım çeşitliliği elma, üzüm ve hububattan ibarettir.
Bunun yanında tüm Karaman üretimini ele aldığımızda Çukurbağ üretiminin dışında bakliyat başta olmak üzere birkaç kalem daha tarım ürünü ekleyebiliyoruz.
O zaman İçil bölgesinde neler üretilip satılıyordu: Başlıca tarımdan elde edilen buğday, arpa, mahlut, susam, çeltek(pirinç),darı, börülce, pamuk, tütün, pekmez, üzüm, harnup, soğan, zeytinyağı, bal, kuş üzümü ve incirin adı geçmektedir. Ancak bu mahsulun tamamı her yerde üretilmiyordu. Mesela Ermenek’te susam, pirinç, börülce, soğan, kuş üzümü ve incir; Nevahî-i köylerinde pirinç, börülce, soğan, kuş üzümü ve incir üretildiğine dair bilgi yoktur (254).
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.