Takip Et

TARIM ARAZİLERİNİN AMAÇ DIŞI KULLANIMI-3

“Tarım olmadan istikrarlı bir kalkınma olamayacağı dikkate alındığında, ülkelerin kalkınmalarını sağlamak açısından sürdürülebilir bir tarımsal üretimin temin edilmesi büyük önem taşımaktadır. Sürdürülebilir tarımsal üretim ise, ancak üretimde kullanılan üretim faktörlerinin tükenmesine ve bozulmasına neden olmadan, bunları etkin bir şekilde kullanarak gelecek nesillere bırakmakla olacaktır.”

“Tarımın en önemli üretim faktörü hiç kuşkusuz topraktır. Toprağı bu denli önemli yapan husus ise, daha önce de altı çizildiği üzere, onun yeniden üretilemeyen bir kıt kaynak olmasıdır. Bu kapsamda, insanlarımızın yeterli ve güvenilir gıdaya ulaşabilmeleri, kalkınmamızın teminatı olan sağlıklı gelecek nesillerin yetiştirilmesi, kırsal kalkınmanın sağlanması, ekonominin gelişimi ve yaşanabilir bir çevre için tarım arazileri sürdürülebilir bir şekilde kullanılmalıdır.”

“Türkiye’de uzun yıllar boyunca yanlış ve amaç dışı kullanımlar nedeniyle tarım arazileri üzerine olumsuz etkide bulunulmuştur. Ancak, son yıllarda dünyadaki gelişmelere paralel bir şekilde sürdürülebilir arazi kullanımı konusunda bilincin artmakta olduğu ve bu konuda çeşitli adımların atıldığı görülmektedir. Son yıllarda artan arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri, tarım bilgi sisteminin oluşturulmasına yönelik projeler ve sulama yatırımlarının hızlandırılması, tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesinin önlenmesine ilişkin mevzuat değişikliği sürdürülebilir arazi kullanımı ve yönetimine ilişkin ümit verici gelişmelerdir.”

“Türkiye dünyada toprak rezervi azalan ülkelerden biridir. Toprak ve su kaynaklarının korunması insanlığın ve yaşamın devamlılığı için önemlidir. Tarım ve hayvancılık hiçbir zaman ihmal edilmemeli, tarım topraklarımızı özenle korumalı ve sürdürülebilir arazi yönetimi ilkelerine göre çalışmalıyız.”

Tarım topraklarının korunması ile ilgili olarak Ziraat Odalarının merkez birliği olanTZOB’u n2019 yılı İktisadi ve Zirai Raporu’nu kaynak alarak konu ile ilgili görüşleri ortaya koyalım:

“Bilindiği üzere ülkemiz tarım arazileri, üzerinde karlı işletmeler kurulmasına olanak vermeyecek ölçüde miras yolu ile küçük parçalara ayrılmıştır. Bunun sonucunda, tarım alanları ekonomik kullanım sınırının altına düşmüştür.

Tarım arazilerinin miras yolu ile bölünmesinin önlenmesi amacıyla hazırlanan ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda değişiklik yapılmasını öngören kanun tasarısı 30 Nisan 2014 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilmiş ve 15 Mayıs 2014 tarih ve 29001 sayılı Resmi Gazete’de 6537 Sayılı Kanun yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu değişiklik ile amaç, toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemektir. Tarım arazilerine bölünemez eşya statüsü kazandıran ve Birliğimiz çabalarıyla da yapılan bu düzenleme tarım arazilerimiz açısından önemli bir reform olmuştur.

Ancak geç kalmış bir uygulamadır. Yaklaşık yedi bin yıldır tarım yapılan Anadolu topraklarının hala sorunlar yumağında olması maalesef çok üzücüdür. Sanayinin de itici gücü olması hasebiyle tarım arazilerinin artık parçalanmaması ve arazi toplulaştırma çalışmalarıyla yapısal bütünlüğe kavuşması gerekir.

Halen 6,1 milyon hektar arazide toplulaştırma çalışmaları tamamlanmıştır. Ülkemizde toplulaştırma yapılabilecek alanın 14,3 milyon hektarı bulduğu ifade edilmektedir. Toplulaştırma çalışmalarının hızlandırılması ve bir an önce toplulaştırma alanının 14,3 milyon hektara çıkarılması gerekmektedir. Ayrıca arazi toplulaştırma çalışmalarında sosyo-ekonomik ve kültürel yapı ve değerlendirmeler de dikkate alınmalıdır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.