Takip Et

TÜRK HAYVANCILIĞINA KISA BİR BAKIŞ

Hayvancılık denilince aklımıza koyun,keçi ve inek gelmektedir.Özellikle de inek…

Geçtiğimiz hafta süt sanayicisinin “çiğ süt fiyatını en düşükten belirleme kurumu” olan Ulusal Süt Konseyi (USK)süt fiyatlarını,nasıl bir tavsiye ise fiyatı 11,5 TL olarak belirledi. Süt üreticisi, bir litre sütün üretim maliyeti 11,54 TL olduğu halde 8,5 TL’ye satıyordu. Üretici ise çiğ süt fiyatlarını en az 14-15 lira olarak beklemekteydi.USK geride kalan inekleri de mezbahaya gönderecek.

Hele geçtiğimiz hafta 16 Temmuzda “sala” larla ilan edilen zamlardan sonra tarım kesimi ve tarım kesimi içerisinde hayvancılık sektörü üreticisi tam bir çıkmaza girdi.

Bu srun en kısa zamanda çözülmeli.Çözümün ilk adımı da USK denilen bu ucube yapının ortadan kaldırılması.

Biz Türk hayvancılığının genel görünümüne dönelim.

Hayvancılık sektörü Türkiye ekonomisinin önemli dinamiklerinden birisini oluşturmaktadır.Aynı zamanda gelecek kuakların “geri zekalı” olmaması,sağlıklı bünyeye sahip olmaları için et,süt,yumurta gibi protein kaynaklarına ulaşmaları sağlanmalıdır.Bunun için hem hayvan üreticisi desteklenmeli hem de tüketicinin proteine en uygun fiyatlarla ulaşması temin edilmelidir.

Hiçbir politikacı ve bürokrat genel seçim sonuçlarına aldanıp,yanlış analizler yapıp Türk çiftçisini “uysal koyun” olarak tanımlamasın.Tüketisciyi de hafife almasınlar..

Peki hayvancılık nereye gidiyor?Türk ekonomisi içinde tüm tarım sektöünde olduğu gibi hayvancılık da gerileme kaydetmekte.Süt veren hayvan kesilmekte.Koyun ve keçi sürüsü miktarı azalmakta.Ancak tüm dünyanını gıda ihtiyacı dikkate alındığında yakın gelecekte de hayvancılık temel gıda üretme özelliğini koruyacak; önemi daha da artacaktır.

Gelişmiş ülkeler beslenmede kendi kendine yeterli hale gelme politikalarından asla vazgeçmemekte ve bu politikalarını daha da geliştirmektedirler. Gelişmiş ülkeler ekonomik yapılarının sağlamlığı sayesinde üretemedikleri hayvansal gıdayı ithal edebilmektedirler. Oysa Türkiye’de uygulamaya konulan temel politikalar dünyadaki bu temel yaklaşımın hayli uzağında bir konumdadır Bizim hükümet de ithal yolu ile eti ucuza tüketilmesini sağlarım gibi yanlış bir anlayışla ithalata sarılmakta,ancak fiyat düşüşleri ,tecrübe ile sabittir ki asla sağlanamamaktadır.

Dolayısıyla Türkiye’nin AB ile üyeliği hayvancılık sektöründeki yapısal değişimleri çok hızlı bir şekilde iyileştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Dolayısıyla yakın gelecekte hayvancılık sektöründe yapısal değişim ve dönüşüm için bugüne kadar yapılanlardan daha ciddi ve istikrarlı politikaların uygulanması gerekmektedir.

Hayvansal üretim, günümüzde olduğu gibi gelecekte de özellikle yoksulluk ve açlığa açık bölgeler için önemli bir risk yönetim stratejisi olacaktır. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.