Tarımın milli gelir içindeki payı oransal olarak düşerken hizmetler sektörünün payında önemli artışlar olmuştur. Bunun da neden Cumhuriyet döneminde yeni bir bürokrasinin oluşması, istihdamı ve genel bütçeden aldığı paydan kaynaklanmaktadır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında gayri safi milli hâsılanın önemli bir bölümü (1923 yılında %39,1, 1930 yılında %45,2) tarım sektöründe meydana getirilmiştir. Tarım sektörü ülke ekonomisinde nüfusun besin kaynağı olma niteliği yanında, aynı zamanda büyük bir kitlenin istihdam ve geçim kaynağı olmuştur. 1923 yılı itibarıyla dönemin GSYİH açısından tarım sektörünün durumu ise şöyledir: 1948 yılı üretici fiyatları ile 1923 yılı Cumhuriyet Türkiye’sinde GSYİH değerinin 2 milyar 959,1 milyon TL olduğunu, bunun 1 milyar 263,5 milyon TL’ sinin tarım, 309,2 milyon TL’ sinin sanayi ve 1 milyar 386,4 milyon TL’ sinin de hizmetler sektöründe meydana getirilmiştir. Tarım sektörünün GSYİH içindeki payı %42,7 ile hizmetler sektörünün hemen arkasından gelir (1).
Çalışan nüfusun büyük çoğunluğu tarım sektöründedir. Bu oran 1927’de %80.9 iken 1950 yılında ise %77.7’dir. Aradaki geçen dönem boyunca istihdam yapısında fazla bir değişiklik olmamıştır. 1950 yılı itibariyle de Türkiye halen bir tarım ülkesi görünümünü korumaktadır.
1927 yılında %57,6 olan oran (küçük artış-azalışlar dışında) genel olarak dönem sonunda %50’ye kadar düşmüştür. Tarımda yaratılan milli gelirin genel milli gelire oranı 1931 yılında %61,4 ile yüksek seviyeye çıkmış, 1949’da ise %46,9 ile en düşük seviyeye inmiştir.
Hükümet savaştan sonra tarım sektörünü kalkındırmak ve tarımı ekonominin dinamik sektörü durumuna getirmek için bazı girişimlerde bulunmuştur. Bunun en önemli nedeni 1940-45 döneminde milli gelirde, sanayi ve tarımsal üretimde gözlenen düşüştür. Sanayi üretimi 1940-45 döneminde yıllık ortalama %5,5, tarımsal hasıla ise %7,1 ve milli hasılada ise %6 gerilemiştir. Tarımda buğday üretimi dönem boyunca ortalama %9 dolayında düşmüştür(2)..
Savaş sonrası büyüme konjonktürünü kapsayan 1946-1953 dönemi, 1930’lı yıllarda uygulanan politikalardan bir kopuşu ifade etmektedir. Dışa açık, liberal politikaların uygulandığı bu dönemde, Savaş koşullarının ortadan kalkması ile birlikte hızlı bir ekonomik büyüme yaşanmış, tarım sektörü 1946-1953 döneminde yıllık ortalama %14,2 büyürken, sanayi sektörü %9,8 ve hizmetler sektörü % 10,7 oranında büyümüştür. Başka bir deyişle bu dönem esas olarak tarımsal gelişmenin altın yılları olmuştur(3).
Bu dönemde ekime açılan toprakların genişlemesinde Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun etkisi olsa da, 1948 yılında Marshall Yardım Planının uygulanmaya başlanması ile birlikte tarım sektöründe hızlı bir makineleşme süreci başlamıştır. Tarımda makineleşmenin ilk etkisi ekilişe açılan arazinin genişlemesi ve tarımsal üretimde artış olmuştur. Bitkisel üretim, 1953 yılına kadar elverişli iklim koşullarının da etkisiyle yüksek oranlarda artış göstermiştir(4).
1946-1953 dönemi bölüşüm ilişkileri bağlamında değerlendirildiğinde tarımın göreli fiyatlarının pamuk dışında tarımın aleyhine geliştiği, pamuk/sanayi makasının %13,5 oranında tarımın lehine, tütün/sanayi makasının %13,5 oranında tütün üreticilerinin aleyhine, buğday/sanayi makasının ise %4,1 oranında buğday üreticisi çiftçilerin aleyhine gelişmiştir(5).
Kaynaklar:
1: TOPUZ Hüseyin, “Cumhuriyet Dönemi Ekonomisinde Tarımsal Yapının İncelenmesi (1923-1950), Süleyman Demirel Üniversitesi İİBF, Cilt.12, Sayı:3, Isparta, 2007, s.382.
2: B. Ali EŞİYOK, KALKINMA SÜRECİNDE TARIM SEKTÖRÜNÜN EKONOMİDEKİ YERİ, YAPISI VE GELİŞME DİNAMİKLERİ (1923-2004)
3: EŞİYOK,a.g.m.s 18
4: EŞİYOK,a.g.m.s 19
5:Boratav, K.(1983), “Türkiye’de Popülizm:1962-1976 Dönemi Üzerine Bazı Notlar”,
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.