Doğduğumuz andan ölümümüze kadar geçen sürede mikrobiyotik açıdan gelişip değişiyoruz. Peki, vücudumuzda sayısı ve çeşitliliği giderek artan bu canlıların bize tam olarak faydası nedir? Yapılan araştırmalar spesifik hastalık durumlarında mikrobiyolojinin aktif rolünü kanıtlar niteliktedir.
Mikrobiyota Nedir?
Mikrobiyota, vücudun farklı bölümlerinde bulunan mikroorganizma topluluklarını ifade etmek için kullanılmaktadır. Bakteriler, virüsler ve bazı tek hücreli canlı oluşumlar bir araya gelerek mikrobiyotayı meydana getirir. Bu mikroorganizmalar insan vücudunun deri, ağız boşluğu, solunum sistemi, ürogenital ve gastrointestinal sistem gibi dış çevreye maruz kalan hemen hemen her yüzeyde bulunurlar.
İnsan ve mikrobiyotik genler zaman içerisinde beraber gelişmiş, metabolizmaları ve varlıklarını sürdürebilme özellikleri ayrılamaz şekilde birbirlerine karışmıştır. Vücudumuzda insan hücresinden yaklaşık olarak on kat fazla mikroorganizma bulunur. Bu mikrobiyal hücrelerin toplam ağırlığı ise sadece 200 gramdır. Mikroorganizmalar insan genomundan 150 kat fazla gen içermektedir. Bu derece genetik çeşitliliğin vücuttaki önemli ve çeşitli işlevlerde yer alan "organ" görevini görmesi çok da şaşırtıcı bir sonuç değildir.
Bağırsak mikrobiyotası ne demektir?
Vücudumuzdaki en yoğun mikrobiyotanın bulunduğu bölge olan bağırsaklar, çok sayıda ve çeşitlilikte mikroorganizma tarafından oluşturulmuş kompleks ve dinamik bir yapıdır. Burada bulunan bakteri sayısı ve çeşitliliği konusunda net bilgilere ulaşmak oldukça zor olsa da normal bağırsak mikrobiyatasının yaklaşık 200 yaygın bakteri türü ve 1.000’den fazla nadir görülen türden oluştuğu düşünülmektedir.
Bağırsak mikrobiyota gelişimi ne zaman başlar?
İnsanlar, mikrobiyolojik açıdan steril olarak dünyaya gelirler. Bu steril durum sabit kalmaz. Doğumdan sonra anneden gelen bakteriler ve çevre etkisiyle bebeğin bağırsak mikrobiyotası oluşmaya başlar.
Başlangıçta bebeklerin bağırsak mikrobiyotasında bifidobakteriler baskın olarak bulunurken birçok etmene maruz kalmasının ardından daha karmaşık bir yetişkin
mikrobiyotasına doğru ilerleme olur. Birey 4 yaşına geldiğinde bağırsak mikrobiyotası tamamen olgunlaşmış olur. Ancak değişim hızla devam eder. Ergenlik döneminde maksimum çeşitliliğe ulaşılır.
Mikrobiyota kişiye özgü, kişinin yaşamı boyunca değişen bir oluşumdur. Ancak çalışmalar çeşitlilik ve sayı olarak anne sütü alabilen çocukların çok daha şanslı olduğunu göstermektedir.
Mikrobiyota nelerden etkilenir?
• Çevresel faktörler
• Beslenme
• İlaç alımı
• Probiyotik-Prebiyotik kullanımı
• Stres durumu
• Radyasyon
bağırsak mikrobiyotasının sürekli değişmesine neden olur. Özellikle beslenme alışkanlıkları gastrointestinal sistemdeki mikrobiyotayı etkileyen en önemli faktördür.
Günlük diyet ve çevre değişiklikleri ile mikrobiyotada geçici değişiklikler gözlenebildiği gibi, yaşlanmayla birlikte uzun süreli ve kalıcı değişiklikler de meydana gelebilmektedir.
Mikrobiyota ve Sağlık İlişkisi
Bağırsak mikrobiyotasının sayı ve çeşidinin bozulması sonucunda bağırsak bariyer fonksiyonunda bozulma meydana gelir ve bağırsak geçirgenliği artar. Bunun sonucunda istenmeyen toksik maddeler kan dolaşımına geçer. Birçok hastalığın başlangıç mekanizmasında bu durum etkili olmaktadır.
Sağlıksız mikrobiyota;
• Bağışıklığı sistemini olumsuz etkiler.
• Enerji metabolizmasını bozarak obeziteyi tetikler.
• Protein, yağ ve karbonhidrat metabolizmasını bozar.
• Bozulan bağırsak duvarı ve zayıf bağışıklık, kanser, karaciğer ve bağırsak hastalıkları riskini arttırır.
• Bozulan karbonhidrat metabolizması, zayıf bağışıklık ve artan obezite riski özellikle Tip 2 diyabet oluşum riskini arttırır.
• Şişkinlik ve sindirim problemleri açığa çıkar.
• Besin öğesi emilim problemleri oluşur.
• Birçok alerjik hastalık oluşumunu arttırır.
GAPS Diyeti nedir?
GAPS diyeti, tahıllar ve şekerler gibi bazı gıdalardan uzaklaşmanın, otizm ve disleksi gibi beyni etkileyen durumları tedavi etmelerine yardımcı olabileceğini söyleyen bir diyet sistemidir.
GAPS terimi, Gut and Psychology Syndrome (bağırsak ve psikoloji sendromu) anlamına gelmektedir. GAPS diyeti, bağırsak sağlığının genel fiziksel ve zihinsel sağlıkla bağlantılı olduğunu düşünür. Bağırsakların iyileştirilmesi sağlığı da iyileştirir.
GAPS diyeti 3 aşamadan oluşur. GAPS giriş diyeti, tam GAPS diyeti ve diyetten çıkış şeklinde planlanır. Ana tema olarak nişasta, gluten, kazein gibi besin ögelerini diyet dışında bırakarak tamamen organik ve mevsiminde başlama üzerine kuruludur. Sertifika programını tamamlayıp bu diyet üzerine uzmanlaşmış sağlık çalışanları tarafından uygulanması gerektiği ise unutulmamalıdır.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.