Tarım küresel ve ulusal anlamda değişen, doğal afet ve iklim şartlarından en fazla etkilenen sektördür. Bunun yanında beslenme ve giyinme açısından hammadde teminini sağlayan tek sektör olmasına rağmen en fazla ihmal edilen sektördür.
Tarımsal üretimin tabiat şartlarına olan bağımlılığı, üretim miktar ve kalitesini doğrudan etkilemektedir.
Bunun yanında olumsuz şartlardan dolayı oluşan tarım ürünleri fiyatları, tarım sektöründe çalışanların gelirlerinde de olumsuz yansımaya neden olmaktadır.
Fiyat oluşurken gerek küçük gerekse büyük üretici bu fiyatlardan etkilenmekte, ülke ekonomisinin genelinde çeşitli sorunlara yol açmaktadır.
Bu nedenlerden dolayı tarım sektörünün korunup gözetilmesi gerekli sektörlerin başında yer alması kaçınılmazdır.
Bu kaçınılmazlığın mevcudiyetine rağmen, tarım sektörünün besinsel ihtiyaçları karşılamak gibi hayati ve diğer sektörlere hammadde temin ederek kısmen de olsa iktisadi kalkınmanın finansörü olmak gibi bir görev üstlenmesi, sektörü bir derece daha ön plana çıkararak tarım sektörünün korunması yolunda atılacak adımları daha meşru bir çerçeveye sokmakta ve öncelikli sektör haline getirmektedir. Bu tüm gelişmiş ülkelerde böyledir. Hiç bir gelişmiş ülke zorunlu haller dışında besinini dışarıdan alma politikalarına tenezzül etmemektedir.
Piyasalardaki tüketici fiyatlarını ayarlamak için dışarıdan gıda ithal etmek bizim gibi kırılgan yapıya sahip ekonomilerin özelliğidir.
Son günlerde soğan ve domates gibi yeryüzünde en çok ürettiğimiz bazı ürünlerin ithal edilecek olmasının ana nedeni ithalat kolaycılığı ve ithalat lobisinin bakanlıklar ve Ankara üzerindeki dayanılmaz baskılarıdır.
Doğru politikalar ise üretimi artırarak arz-talep dengesini sağlamaktan, üretici sonrası pazarlama zincirindeki fiyat artışlarını denetleme ve kontrol altına almaktan geçer. Bizdeyse ne üretici sonrası zincir doğru dürüst vergilendirilmekte ne de ithalat lobilerinin çok para kazanma hırsının önüne geçilebilmektedir.
“Bırakınızcı” Türk ekonomisinde en fazla ezilen kesim tarım sektörüdür.
Çünkü desteklemeler dişe dokunmamaktadır. Dünyanın hiçbir tarım ülkesinde tarımsal desteklemeler, tarımsal gelir/destekleme miktarı oranı ele alındığında bizdeki kadar alt düzeyde değildir.
Türk tarım sektörünün ilk amacı ülke insanını, turistini, mültecisini beslemekse ikinci görevi de tarım ürünü ihracatı yoluyla ülke ekonomisine katkıda bulunmaktır.
Türk tarımının şu andaki potansiyeli 16-17 milyar dolarlık ihracat değil bunun beş katı bir getiridir. Bunun da yolu tarımı dört dörtlük desteklemeden geçer ki tarımda 2023 hedefi heba ve hayal olmasın.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.