Dünkü yazımızda “Tarım, Türkiye için yaşamsal bir sektördür.” Cümlesini kullanmıştık. Bunun özelikle siyasiler için daha iyi anlaşılması bakımından rakamları ortaya sermek istiyorum. Rakamlarla tarımın önemini belirtmeden önce bir önceki cümlede niçin “ siyasetçi, sözcüğünü seçtiğimi izah etmeliyim:
Politikacı demiyorum. Çünkü Yunanca olan bu sözcük poli: çok, tika: yüz hareketleri, anlamı taşıyan iki sözcükten oluşan bir birleşik isim. Türkçe karşılığı olarak da “ikiyüzlü”, diyebiliriz. Arapça olan bu sözlük ise TDK’ ya göre “ Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış” demektir. Kısacası siyaseti yönetme sanatı da diyebiliriz.
Gelelim Türk tarımının önem ve büyüklüğüne:
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre,
Türkiye’deki tarımsal alanlar: 23,9 milyon hektar, yani 239 milyon dönüm.
Hayvanlarımızı beslediğimiz meralar ise 14,6 milyon hektar, yani 146 milyon dönüm.
Ormanlarımız ise 21,6 milyon hektar alan kaplamakta.216 milyon dönümdür.
Bu tabloya göre tarım alanlarımız ormanlarımızdan fazladır. Ormanlardaki işlevini de göz önüne aldığımızda, bu alanları da Türk çiftçisinin iştigal alanı olarak değerlendirmemiz yanlış olmaz.
Ülkemizde yaklaşık olarak 18 500 köy mevcut. Tabii ki bu köyler Kadıköy, Bakırköy değil…
Ve bu köylerin halklarının neredeyse tamamı tarımdan geçimlerini sağlamaktadır. Köylere ek olarak belde, ilçe ve il merkezlerinde yaklaşık olarak 5 milyon 600 bin üretici de geçimini tarımdan sağlamaktadır. Buna mevsimlik olarak tarımda çalışan milyonları da eklemek gerekir. Her ne kadar kesin sayıları bilinmese de en az 4 milyon civarındadır.
2014 yılı verilerine göre GSYİH (Gayri safi yurt içi hâsıla) toplamı 800 milyar dolarıdır. Bu rakamdan tarım sektörünün aldığı pay ise sadece 57,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Nüfusumuzdan hareketle 5,6 milyon çiftçi ailesinin, 4 katsayı ile dahi hesaplamamız halinde karşımıza 22, milyon gibi devasa bir nüfus çıkar ki bu da Türkiye nüfusunun en az yüzde 28,5’ine tekabül etmektedir.
Bu durumda adaletli bir gelir dağılımında tarım kesiminin genel hâsıladan alması gereken pay 228 milyar dolardır.
Ne yazık ki aldığı pay 57 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Yani GSYİH’nin sadece yüzde 7’sini alabilmiştir.
Bu durumda tarım sektörü devletten 171 milyar dolar alacaklıdır. Aile başına 30 bin 500 dolar, kişi başına ise 7 bin 770 dolar…
Böyle hesaplama olmaz demeyin. Sosyal devlet işte bu hesabı yapmalıdır.
Sosyal devletin bürokratının tuzu, çiftçiye göre daha kurudur. Ankara’daki masa başı bürokratların daha önemli(!) işleri var.
O halde sorumluluk ve görev siyasetçinindir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.