Atalarımızın güzel bir sözü var; “Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.” Ben de bu yazımda çeşitli mecralardan derlediğim yazılara kendi katkılarımla da geçmişle ilgili güzel anıları yazmaya çalışacağım.
Kesme şekeri İlk gördüğümüzde, buna nasıl şekil vermişler de böyle olmuş diye heyecanlanan çocuklardık biz. Bir gün benim de bir uçan balonum olsa diye Hayaller kurarak uykulara dalan, hüzünlü çocuklardık biz. Karnemize zayıf düşürdüğümüzde, ailemize bunu nasıl izah edeceğiz diye yüzü kızaran çocuklardık biz. Semt pazarlarına akşama doğru fiyatlar ucuzlar diye karanlık çöktüğü anda giden, zorluğu bilen çocuklardık biz. Ahizeli telefonlara kimin aradığını bilmeden herkesten önce ilk Alo'yu diyebilmek için koşan, telaşlı çocuklardık biz. Siyah beyaz televizyonlar ile gördüklerimizin rengini hayal eden, yayın bitince okunan İstiklal Marşımızı duyduğumuz anda yattığımız yerden ayağa kalkıp saygı duruşu yapan, onurlu çocuklardık biz. Doğum günlerimizde kendisine kitap armağan edilen, gazetelerden günlerce kupon biriktirerek sahip olduğumuz temel britannica, meydan larousse, gelişim hachette gibi merak ettiklerimizi öğrenmeye çalışan ansiklopedi çocuklarıydık biz. Belediye otobüslerinde, hamile ile yaşlı teyze ve amcaları gördüğümüzde yerimizi onlara vermek için ayağa kalkan, merhametli çocuklardık biz.
Bayramlarda bizleri lavabo pompası gibi öpen teyzelerin verdiği mendilleri, harçlık veren amcaları, dedeleri özleyen, kazandığımız paraları lunaparklarda çarpışan arabalara binerek harcayan çocuklardık biz.
Kışın soğuklarında pekmez ile tahini karıp yiyen, üşümemek için içimize yünlü içlik giyen, garip çocuklardık biz.
Sokaklarda gazoz kapağı toplayıp, sigara paketlerinden, mektup pullarından koleksiyon yapan, akşam ezanı okundu mu dayak yememek için evlere koşan çocuklardık biz.
Sütü bakkaldan alamayıp, hafta sonları mahallenin sütçüsünü elimizde tencerelerle bekleyen, sonra o sütü kaynatıp üzerindeki kaynağı afiyetle yiyen, komşudan aldığımız maya ile o sütün sobanın yanında yoğurt olmasını bekleyen sabırlı çocuklardık biz.
Kışlık kazaklarımızı güveler yemesin diye bolca naftalinleyip valizlerde eşyalarını saklayan, mutlu çocuklardık biz.
Bizden bir yaş dahi büyüklerimize abi, abla diyecek kadar saygılı olan çocuklardık biz.
Mahallemizde kızlarla erkeklerle toplaşıp yakan top, yedi kiremit oynayan, küfür etmeyi bilmeyen, centilmen çocuklardık biz.
Evde çorba diye sadece tarhana çorbası içen, dışarıda domates çorbasının üstüne kaşar serpildiğini gördüğünde sündüre sündüre o çorbayı içmeyi beceremeyen, masum çocuklardık biz.
Çikolatanın tadını bayramdan bayrama bilen, pötibör bisküvi arasına sade lokumu bastırıp pasta niyetine afiyetle yiyen, mutlu çocuklardık biz.
Mahallemizden geçen macuncu, simitçi, pamuk ve elma şeker satıcılarını gördüğümüzde heyecanlanan, yokluğu bilen çocuklardık biz.
Siyah önlükleri, beyaz yakaları olan, sabahları okulda andımızı bağıra bağıra söyleyen vatansever çocuklardık biz.
Daha sizlere ne söyleyeyim? Bizlerin o tatlı ve telaşlı heyecanlarından şimdi ne kaldı geriye?
Bu zamane çocukları ileride kendi çocuklarına acaba hangi hikâyelerini anlatacaklar?
Aslında bizler çok şanslı ve çok mutluyduk!
İnşallah çocuklarımızın da mutlu olacağı, bize öğretilen maddi ve manevi değerlerin hiç unutulmayacağı bir yaşamları olsun.
Bir gün bu dünyadan ansızın gidersem ya da bugün parkta gördüğüm yaşlı amcaya sorulan soru, yaşlandığımda bana da sorulursa ve ben bu yaşadıklarımı, yaşlılığın vermiş olduğu yorgunluk ve hüzün ile unutur, hatırlayamazsam, beni affedin olur mu? Bu yazdıklarımı okuyun ve bizleri anlamaya çalışın, biraz hissedin. İşte biz böyleydik zamane çocukları.
Hepinize iyi hafta sonları diliyorum değerli Denge okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.