Takip Et
  • 17 Ocak 2014, Cuma

Annem

Hayatta ilk ve hakiki öğretmenim annem 90 yaşında. Annem yaşlandıkça şairleşiyor. Beklenmedik bir anda, söz arasında bir cümle sarfediyor, “bu şiirdir” diyorum. Nereden bulup getiriyor, nasıl kuruyor bu dizeleri, anlamak güç. Susarak ve sürekli kendisiyle konuşarak gizliden gizliye bir şiir çoğaltıyor içinde. Kimileyin, bir parçası diline düşüyor. Sıradan bir söz gibi söylüyor. Bilmiyor ki konuştuğu şiir, durduğu yer yılların birikimi.

 

Elbette annemin şiir kaygısına düştüğünü, sözü söze ekleyip dizeler oluşturma gayreti içinde olduğunu söyleyecek değilim. Son zamanlarda yazıyla ve okumakla ilişkisi pek yok. Zaten buna elverişli bir durumu da yok. Onun artık hayatını durulaştırarak bir incelikler denizinin kıyısına vardığı. Hayatı oradan, o yalınlık ve duruluk içinden okuyor ve gördüğünü sözün en doğal biçimiyle söylüyor.

Yıllar önce bir gün bana, “Birbirimizi görmeden yaşlanıyoruz” demişti. Sözün kederine bürünüp susmuştum. O günden beri kurşun gibi geziniyor içimde. Yalnız ikimizin değil, bir kuşağın hem kaderi hem de kederiydi söyledikleri. Ayrılıklara isim biçmek anneme nasip olmuştu. Dilimden hiç düşmüyor; “Birbirimizi görmeden yaşlanıyoruz” sözü. Arada hastalıklar acılar çektiği de oldu ama şikayetler çok seyrekçeydi onun artık iyiden iyiye şeffaflık kazandığını, bizim gibilerin içlerindeki bu tür karartılardan, açlık ve yaralardan sıyrılıp tabiatın tertemiz varlıklarına benzediğini; bulutsu bir cisim kazandığını, çiceğe durmuş bir kiraz ağacına özendiğini; biraz da ermiş bir varlığa dönüşmek üzere olduğunu düşünmedim değil. Böyle düşünmek ona duyduğum sevgi hayranlığı günden güne arttırıyordu. İlaçlar, tedaviler, sıkıntılar bunaldığı bir gün bana dedi ki, “girdin mi çıkılmıyor bu işlerden. Poyraz olup çıkasım var.” Bu cümlede beynimin bir tarafına kazındı. Sözleri beynimde gittikçe birikiyor. Sevinçli bir günü bana “bugün başına gün doğdu” demişti. Zaten nicedir benim hayatım da anneminkiyle eş yürüyor. Günlerimin ışığı bir sesin rengine göre kısılıp, gürleşiyor. Annemin sesi canlı ve aydınlıksa, benim için bayram, sevinçlerim sevinçlere uyanıyor. Sesi kısıksa, kederliyse bende yıkıntılar, karanlık uykusuz geceler. Geçtiğim yollar ve yıllar şahidimdir. Her konuşmamızın ardından neşe yahut keder. Çocuk masalları yazarı ve şair Gülten Akın, “Her konuşma bir şeyi değiştirir hayatımızda” demişti. Gerçekten değiştiriyor.

İlk ve hakiki öğretmenim annem, şimdi yine önüme düşerek bana yazmak ve yaşamak dersi veriyor. Sözü azaltarak ve hikmeti çoğaltarak konuşmayı öğretiyor. Öyle sanıyorum ki annem, artık Aydınlı, Türkiyeli yaşlı bir kadın değil, evrenin dilini öğrenmiş bir bilge gibi konuşuyor. Sözlerinin içinde bugüne mesela şu günlerde olup bitenlere dair bir söz, bir işaret. En ufuk bir ima dahi bulunmuyor. Nasıl bulunsun, annem yaşadıklarımızdan habersiz. İzlemiyor, duymuyor ve bilmiyor.

Onun için her sağlıklı bir sabaha uyanış bir cennet gününe açılıyor. Günleri dua ile başlayıp dua ile bitiyor. Konuştuğu bir tutam sözcükle ve kısacık cümlelerle hayatının ve kendisinin şiiri ya da nesiri yazıyor.

Şimdilerde ben yazarken ve konuşurken anneme bakıyorum. Onun ölçüsüne vuruyorum konuşmalarımı. Sözlerimi onun terazisiyle tartıyorum. Yalan yanlış, çiğlik var mı sözümde sözcüklere riya bulaşmış mı annem usulca söylüyor kulağıma. Herkese öneririm. Yazar Salah Birsel’in Türkçesiyle söylemek gerekirse, içinde dolanıp durduğumuz şu beygir dolabında şu yalan ve talan geçidinde herkes gidip konuşmalarını ve yazılarını annesine anlatsın. Bakalım kaçımız geçecek samimiyet sınavından? Herkes gidip annesinin gözlerine bir baksın. Ne kadar bakabilecek? Siz söylemeseniz de anneler bilir içinizden geçenleri. Bazen bir deprem ölçer gibi gelmekte olan sezer ve sizi uyarırlar.

Ne mutlu bana ki, sırtımı dayandığım ve bir paratoner gibi beni yıldırımlardan, fırtınalardan, savurup gitmelerden koruyan güzel, tatlı ve nur yüzlü bir annem var.

O ulu sesiyle konuşuyor ve diyorki;

“Bu gün başıma gündoğdu.”

 

Hepinizin başına güzel günler doğsun sevgili Denge okurları, iyi hafta sonları. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.