Hiç unutmuyorum tarih 16 Şubat 1969 Karaköy’e Amerikan 6. Filosu demirlenmiş, biz İstanbul Üniversite’sinden bir grup genç Amerikan 6. Filosunu taşlamaya gidiyoruz. Gemileri taşlarken yukarıdan bir grup genç “Komünistler Moskova’ya” diye bağırarak üstümüze geliyor. Gençlerden birinin boğazına sarılıyorum. “Amerika neyiniz oluyor lan sizin” diye bağırıyorum. Boğazına sarıldığım genç biran duruyor, şaşırıyor sonra “ama sizde komünistsiniz” diyor. Ve beni oradan kaçırıyorlar. O gün orada iki genç polisin gözleri önünde bıçaklanarak öldürüldü. Çoğu da yaralandı. İşte o gençleri bizim üstümüze gönderen meclis başkanı İsmail Kahraman’dı. O zamanın Milli Türk Talebe Birliği Başkanı (MTTB) İsmail Kahraman’dı. Biz emperyalizme karşı devrimci duruş sergilerken onlar emperyalizmin ve Amerika’nın yanında yer alıyorlardı.
Daha dün bir darbe atlatmışız. Türkiye ve Türk halkı uçurumun kenarından son anda kurtulmuş, ülke bir baştan ötekine yanıyor...
Turizm dibe vurmuş, OHAL ilan edilmiş, düşman olanlar bile birbirlerine kenetlenmiş, darbe yemiş ordumuz Suriye’ye girmek zorunda kalmış, içte dışta her gün şehitlerimiz var, canımız yanıyor. Derdimizi en yakınımızdaki devletlere dahi anlatamıyoruz. Ama o ne...
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Başkanı tüm dünyanın özgürlük savaşçısı, büyük devrimci olarak kabul ettiği Dr. Che Guevera ile uğraşıyor. Bütün Latin Amerika’nın ve Küba’nın kahraman ilan ettiği, gençlerin fotoğraflarını tişörtlerine bastırdığı devrimciyi katil ve eşkıya ilan ediyor... rahmetli babam derdi ki: ”Oğlum bilmeyenden korkma, anlatır öğretirsin, ama bilmediğini bilmeyenden kork ona hiçbir şey anlatamazsın.” Maalesef Sayın İsmail Kahraman 69 yılındaki MTTB başkanlığında kalmış hala... Deniz, Ulaş, Mahir, Yusuf, Hüseyin’lerin Latin Amerika versiyonları şimdi katil, eşkıya oldu öyle mi? Bak ben size söyleyeyim siz dediniz diye onlar eşkıya olmaz. Ama bilesiniz ki son zamanlarda önce çıkış yapıp sonra geri adım atmanız yiğitlik değildir, kahramanlık hiç değildir.
Herkes tuhaf çıkışlarınıza bakıp şunları söylüyor:
Bir ülkenin meclisi askıya alınmış, içi boşaltılmış kolu kanadı kırılmış, yapılacak iş kalmamışsa... başkanı da tabiatıyla işsiz güçsüz kalır. Eh boş kalınca da böyle boş söylemlerde bulunur.
Küba devriminden sonra Atatürk’ü örnek aldığını belirterek Küba’ya Atatürk heykeli dikmiş bir devlettir. Bir de uluslar arası diplomasi dili nezaket kuralları vardır. Siz ulu orta bir devletin devrimci liderine aklınıza gelenleri söyleyemezsiniz. Küba büyük elçisi Alberto Gonzales “Küba’nın en büyük düşmanları bile böyle bir ifade kullanmadı. Che Guavera’ya katil diyerek benim devlet başkanıma da aynı ifadeyi kullanmış oluyorsunuz. Meclis başkanının katil ve eşkıya olarak bahsettiği Che Guavera, Atatürk’ün kitaplarını okuyordu. Meclis başkanının yanlış anlama ya da tarih hakkında yanlış bilgisi üzerine bu açıklamayı yaptığına inanmak istiyorum. Che Guavera için katil ve eşkıya demek tarihi yanlış okumaktır” diyor. Daha ne desin ki adam.. hani dostlarımızı çoğaltacak, düşmanlarımızı azaltacaktık.
Yanlış söylemlerle dost olduğumuz ülkeleri de yanımızdan uzaklaştırıyoruz
Meclis Başkanı İsmail Kahraman şöyle diyemez miydi. Gençler sizin emperyalizme karşı savaşan devrimci lider aramanıza onlara özenmenize hiç gerek yoktur.
Sizin tüm dünyanın takdirle karşıladığı 7 düvele kafa tutmuş ve onları yenmiş emperyalizme karşı verdiği devrimci mücadele ile masum milletlere örnek olmuş büyük ve devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ünüz var. Liderinizi başka yerlerde aramayın siz çok şanslısınız, siz yüzyılın en büyük dâhisi ve devrimcisi büyük Atatürk’ün torunlarısınız bunun kıymetini bilin...
Dese daha güzel olmaz mıydı? Ama o kafa bunları söyleyemez, söylemez.
Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.