Dünya’yı kendi malı gibi gören bir düzine aile ve iki büyük devlet (İngiltere- ABD) geçen yüz yılda dünyayı iki kez aralarında taksim ettiler. Bu taksimlerin üzerinden bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen, dünyanın toplamı, bir avuç olan bu kurtları doyuramadı.
Hani bir söz vardır; ‘Kurt kışı geçirir ama, yediği ayazı unutmaz’ diye işte bunlar da o hesap. Suriye'de, Afganistan'da, Libya'da, Irak'ta ayazı yediler ama hala uslanmadılar. Eskiden, iletişim araçları ve özellikle sosyal medya gelişmemiş olup bugünkü gibi yaygın değildi. O vakitler, zulüm ustası olan bu sözde medeni devletler, saman altından su yürütebiliyor ve işledikleri cinayetlerden, sömürdükleri ülkelerin halkları haberdar olamıyordu.
Artık mızrak çuvala sığmıyor; kim ne cinayet işlerse, anında ortalığa dökülüyor ve dünya kamuoyundan gereken tepkiyi görüyor. Ama bunlarda utanmanın gramı bulunmadığından yüzlerine tükürseniz oh yarabbi şükür derler. Akif boşuna ‘Medeniyet dediğimiz tek dişi kalmış canavar’ dememiştir.
Ukrayna'yı gaz vere vere Rusya'nın kucağına yani ateşe attılar. Hem de aynı ırk, aynı din, aynı mezhep sahibi olan iki devlet birbirine kırdırıyorlar.
Ukrayna'nın Rusya'nın kapısının önü gibi olduğu bildikleri halde onu, Rusya'dan koparıp Nato’ya ve AB'ye alacaklarını söylediler. Bu söylemi bile Rusya'yı ürkütmeye yetti. Zira Sovyetler döneminde Ukrayna bölgesi, Rusya'nın kalbinin attığı yerdi.
Nükleer Enerji dahil tüm endüstri kuruluşları Ukrayna'da idi. Rusya'nın tahıl ambarıydı, bu yüzden Ukrayna Rusya için vazgeçilemezdi. Ayrıca Ukrayna'nın müstakil ve özerk konumu da dünya için yeni bir nükleer tehlikeydi! Tek başına bırakılıp kendilerine rakip yapılamazdı.
Bu nedenle, Batı Ukrayna'daki daha önceki seçimle gelmiş liderleri çeşitli ayak oyunları ile devirerek Soros-ABD yanlısı Vladimir Zelenskiy destekledi.
Zelenskiy tiyatro oyuncusuydu. Oynadığı son oyun da bir tarih öğretmenini canlandırıyordu. Tesadüfen devlet başkanı olan öğretmen uygulamaları ile halkın takdirini topluyor ve çok başarılı oluyordu. Ama hayat tiyatro değildi. Zelenskiy’ de Batı-ABD kendisine ne üflediğiyse öyle çalmaya başladı; bilerek ya da bilmeyerek Batı’nın oyununa geldi. Devlet idare etmenin tiyatroda olduğu gibi olmadığını anladı ama iş işten çoktan geçmişti.
Tecrübe olmadan, çilesini çekmeden, algılarla getirilen makamlar, insanı devlet adamı yapmaz; yapmıyor. Atalarımız ‘makamlar, onlara oturanlarla şeref kazanır. Yoksa şerefsiz bir insana makamların şeref, şan vermesi düşünülemez.
Zelenskiy Batı’nın oyuncağı olmasaydı gerçek bir devlet adamı olsaydı, Rusya ile savaşa girmezdi. Daha açık bir ifade ile Rusya’yı savaşa zorlamazdı. Zira Batı’nın neden ikiyüzlü olduğunu bilirdi. Ülkesini harabiyete çevirmez vatandaşlarını evlerinden, yurtlarından göç ettirmezdi.
Baksa önünde birçok örnek vardı; Batı Rusya'ya karşı Suriye'de, Libya’da hatta Kırım işgalinde ne yapmıştı.
Duran saatin günde iki kez doğruyu göstermesi misali, o bunak haliyle bile Biden gerçeği saklamadan olduğu gibi açıkladı; ‘ Bizim yapabileceğimiz yalnızca iki seçenek var; birincisi yaptırım, diğeri 3. Dünya savaşıdır’. Zelenskiy, Batı’nın kendisi için 3. Dünya savaşına evet diyeceğini düşünecek kadar saf değildir.
O halde Savaş öncesi ve esnasında sergilediği bunca afra ve tafralara ‘tiyatro’dan-ki bu işi çok iyi becerir- başka nedenilebilir.
Batı tüm ikiyüzlülüğü ile silah satışı yapıp ardından timsah gözyaşları dökmek derdinde. İki taraftan da ölenler ya da perişan olan onca insan yığınları Batı’nın çok mu umrunda? Batı’nın en ufak bir samimiyeti olsaydı, bunu Rusya'nın Kırım'ı işgalinde gösterirdi. Nitekim bugünkü ağır yaptırımlar o vakit gösterilebilseydi, Rusya Ukrayna’yı işgale yeltenemezdi.
Batı’da Rusya'da sözüm ona ‘dengeli’ bir hesap içinde; olan zavallı Ukrayna halkına oldu ve oluyor. Unutulmasın ki onların ne çeşit iğrenç hesapları varsa-ki var-ezilen halkların da bir yaradanı var. Görelim, bakalım Mevla neyler, neylerse güzel eyler.
Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.