Yerle bir olan evinden yaralı çıkan Ümran, oturtulduğu ambulans koltuğunda ne ağlıyor, ne de yardım istiyor. Kanları toza toprağa karışan yaralı çocuk ne ağlıyor, ne de yardım istiyordu. Saldırının şokunu atlatamayan çocuk, önce çevreye bakıyor, daha sonra kanlanan elini ambulans koltuğuna sürerek temizliyor. Tek başına....
Ölümü ayağına çağıran bir haylaz duruşu. Gerçekleri gösterebilmek için seçilmiş melekler gibi.
Oturduğu ambulans koltuğunda yardıma ihtiyacı olanlara sesleniyor sanki. Gözlerinin akı kalmış geride. Bizlere “Bu fotoğrafın ana fikri nedir?'' sorusunu soran ve karşısında zavallılığımızı hissettiren mağrur bakış...
Kurşuna dizilmeye giderken, gözlerini bağlatmayan asker gibi bakıyor.
Ümran, fotoğrafı ve videosuyla çok etkiledi bizi. Neden bu kadar etkilediğini düşündüm. Öyle ya yıllardır hem ülkemizde hem dünyada ölen, yaralanan, bir çöp poşeti gibi kıyaya vuran bebek bedenleri görüyoruz...
Halep’te ambulansa bindirilmek üzere oturtulduğu koltukta olup biteni anlamaya çalışan küçücük bedeniyle dünyayı taşır gibi vakur (?) bekleyen 5 yaşındaki çocuk neden dünyayı bu kadar sarstı?
Kıyıya vuran Aylan’dan daha etkileyici bir fotoğraf göremem sanıyordum, gördüm işte. Yüzünün tamamı kan içinde, simsiyah toza bulanmış bedeni, çırılçıplak ayakları, biri neredeyse tamamen kapanmış minicik gözleriyle, başından eline bulaşan kanı silmeye çalışan Ümran, suratlara tokat gibi bir şamar indirdi de ondan...
ÖLENE ÜZÜLMEK KOLAY
Ağlamayan, zırlamayan, canı yanmayan bir çocuk. Sizinkinin, bizimkinin eline diken batsa dünyayı ayağa kaldırır biliyorum, istediği dondurmayı, oyuncağı almayın hele. Akıllı telefon bağımlısı ya çocuğunuz, istediği an vermeyin eline bakın ne oluyor, hayatı burnunuzdan getirmiyor mu?
Ümran sessizliğiyle, akmayan gözyaşlarıyla nasıl bir etki yarattı farkında mısınız?
Aylan’ın haberinden sonra da yazmıştım, inanmam gözyaşlarına hele ki timsah gözyaşlarına...
Üzülür, üzülür gibi yapar ama evinin önünde gördüğü zaman, “Bu Suriyeliler de her yerde, ne diye aldılar memlekete” diye söylenirler.
Çevremde çok kişiden duydum, tavırlarına şahit oldum, evini, barkını, yuvasını, ocakta aşını bırakıp gelen insanlara pislik muamelesi yapanları...
Aylan’a üzüldüler ama elini açıp arabaların önüne atlayan çocuklara bir simit dahi almadılar.
Ölene vah vah demek kolay, yaşarken ne yapıyorsunuz bu çocuklara? Sisteme lanet olsun, silahlara, silah üreten ve satanlara, kahpe dünya düzenine, biz büyüklere, yetişkinlere, biz çocukken dünyayı bu hale getirenlere...
Ümran ağlamıyor bile, belki şoktan, belki korkudan, belki şaşkınlıktan. Ama ağlamıyor işte, öylece bakıyor etrafa. Evleri başına yıkılmış, ailesi yok, okulu, yemeği yok, annesi babası, kardeşleri nerelerdeler kim bilir, yarını var mı bilmiyor.
Kafasından akan kana ne diye ağlasın ki! O akan kan en basiti, az sonra bir görevli alıp başına dikiş atacak en kötü kanı silecekler, yüzü eski haline gelecek üç beş güne...
TÜRKİYE'DE DE ÇOCUKLAR ÖLÜYOR
İç savaş ne berbat bir şey. Esad ne bencil ve berbat bir adam. Dünya, güzel gezegenimiz, ne rezil bir yer oldu böyle. O fotoğraflara bakıp görüntülere kahrolanlar var, onu da biliyorum. Ülkemizde yaşatılmak istenenlerin farkında olanlar var; benzer bir iç savaş çıksın, diye yırtılanlar olduğunu, dış düşmanlar kadar iç düşmanların varlığı bilinen bir gerçek.
Türkiye’de de çocuklar ölüyor, dokuz aylık bebeklere tecavüz ediliyor. Çocuklar ölüyor, öldürülüyor, çeşitli acılar çekiyor. Onların fotoğrafları yok diye mi görmezden geliniyor bilmiyorum.
Empati ne kadar uzak bir kavram oldu insanoğluna, kaç bin kişi öldü terör sebebiyle, kaç can heba oldu.
Ümran ağlamayarak büyük bir ders verdi dünyaya, o yavrunun akmayan gözyaşı, içimizde nehir oldu, taştı, o nehirde boğulsun tüm kötülükler ve kötülük düşünenler, savaş şakşakçıları, terör yandaşları...
Ümran susan yüzüyle soruyor: “Bombalar neden çocukların başına düşer?” diye silah tüccarlarına. “Benim fotoğrafıma bakacak yüzünüz var mı?” diye haykırıyor kansızlara!
''SİZLERİN UTANCIYIM''
Hiçbir çocuk, büyüklere bu kadar yakından ve böylesine derinden bakmadı. Videosu ve fotoğrafı sarstı da...
Fotoğrafın altına yazılan güzel sözlerden medet ummayacak kadar durgun bir bakışla...
“Ben kendimin gururu, sizlerin utancıyım” der gibi.
Dünyanın gelmişine geçmişine küfreder gibi bakıyor.
Ümran şimdilik yaşıyor. Yarını bilmiyoruz, bilemiyoruz...
Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.