“Normalleşme sürecine girdik!” diyorlar, ancak… 65 yaş üstündekilerin “Nefes alamıyorum” çığlıklarını duymuyorlardı. 65 yaş üstü insanlarımızın Pazar günleri hariç o da yürüme mesafesinde haftanın 6 günü kapı önüne bile çıkmalarına izin verilmiyordu. İleri yaştaki grup, esaretin kendi iyilikleri için yapıldığına artık inanmamaya başlamıştı. Bu işin içinde bilmediğimiz başka nedenler var denmeye başlanmıştı.
Sağlık bakanı Fahrettin Koca yasağın haklılığını göstermek için “Koronavirüs nedeni ile ölenlerin yüzde 93’ü 65 yaş üstü.” dedi. Neredeyse ölenlerin tamamına yakını ama… Bu sözlerde derin bir çelişki yok mu? Bakan’a şunu sormalıyız: “3 aya yakın bir süredir ev hapsinde olan 65 yaş üstü, virüse nasıl yakalandı? Yakalandıysa ev hapsi ne işe yaradı? Her neyse 10 Haziran Çarşamba günü lütfettiler 65 yaş üstüne sabah 10:00’dan akşam 20:00’ye kadar müsaade ettiler. Eşimle birlikte maskelerimizi taktık, eldivenlerimizi giydik, bazı ihtiyaçlarımızı görmek üzere dışarı çıktık. Aaa o da ne!.. Çarşı kalabalık kimsede maske yok, mesafeye aldıran yok… Davutlar’dan Güzelçamlı’ya kadar gittik, döndük. Bir tek görevliye (Polis, Jandarma, Zabıta) rastlamadık. Acaba bizim 90 günlük esaretimiz boşuna mıydı? diye düşünürken aklıma bir Temel fıkrası geldi. Bizim Temel İngiltere’de arabasıyla seyahat ederken otobana ters yönden girmiş. Mobese kayıtlarından onu gören yetkililer anonsa başlamışlar: “Dikkat, dikkat birisi otobana ters yönden girmiştir” diye. Temel anonsu duyduktan sonra karşıdan gelen taşıtların çokluğunu görünce kendi kendine söylenmeye başlamış: “Hangi birüsü, hangi birüsü, hepüsü hepüsü.” Bilim Kurulu Üyesi Mehmet Ceyhan’ın önemli bir açıklaması vardı. Ki bende aynı görüşteyim. Dedi ki: “İstanbul’dan Bodrum’a, Marmaris, Çeşme ve Kuşadası gibi tatil bölgelerine yoğun bir göç olacak 160-170 bin virüs bulaştırabilecek insan İstanbul’da var. Şimdi bu insanların önemli bir kısmı bu yörelere gidecek. Eğer maskesini takar, sosyal mesafeye uyarsa sorun yok. Ama mutlaka bunların içerisinde kurallara uymayanlar olabilir ve onların gidip virüs bulaştırma potansiyeli olacak. İstanbul’dan gidenlerin kaldıkları yerde takibi yapılmalı. Burada il pandemi kurullarına ciddi iş düşüyor.“ En büyük görev vatandaşa düşüyor ama vatandaş da fıkradaki Temel gibi… Ne maske takıyor, ne mesafeye uyuyor, ne de hijyen uyguluyor. Sadece karşısındakinin yanlış yaptığını düşünüyor.
Aydın ilinde maske zorunlu değil mi? Bugün gördüğümde çoğu kişide maske yoktu. Olanların da kimisinin cebinde kimisinin çenesinde kimisinin de bileğinde dolanmış haldeydi. Dışarıya maskesiz çıkanlar sosyal mesafeyi hiçe sayarak kalabalık oluşturanlar, hava aldıkları orman, deniz kenarı, park gibi yerlerden ayrılırken içinde maske ve eldivenlerinde olduğu çöplerini bırakanlar adına ben utandım. Gördüm ki korona pandemisi sonrası yaşananlar hiç ders olmamış. Bu bilinçsiz kitle en başta doktorlar, hemşireler ve onların ailelerinin hayatlarıyla oynuyor. Kabul edilebilir davranışlar değil yaptıkları. Acilen uyarılmaları ve olmuyorsa ceza almaları gerektiğini düşünüyorum.
Bilim Kurulu Üyelerinin “ikinci dalga gelebilir mi?” sorusu bile hepimizi ürkütüyor, ancak İspanyol gribi örneğine baktığımızda virüsün aynı Covid-19 gibi İlkbaharda ortaya çıkıp yazın zayıfladığı, sonbaharda ise ikinci dalga ile gelip daha fazla insan öldürdüğü, kışın da devam ettiğini üzülerek söyleyebiliyoruz. Bunun önüne geçebilmek ancak bilinçlenme ve kurallara uymakla mümkün. Sürekli dilimizde olan toplum bağışıklığından (sürü bağışıklığı) ancak toplumun % 60’ı bağışık olursa söz edebileceğiz. Ve şu anda hastalığın kontrol altına alındığı anlamına gelen yüzde 60’a çok uzağız.
Koronanın en yoğun görüldüğü New York’ta bile yüzde 12,3 İtalya’da ise bu oran yüzde 5’lerde. Korona sonrası yeni normalde bilim kurulu söylemlerini dinleyerek sağlığımızı koruyabiliriz diye düşünüyorum. Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları.
Yazarın notu: Aydın Valisi Yavuz Selim Köşger İzmir Valisi olmuş. Daha önceki Aydın Valisi Erol Ayyıldız’da İzmir Valisi olmuştu. Her ne kadar biz göremesek de fark edemesek de Aydın’da başarılı! Olmuş ki değerli Valilerimiz Türkiye’nin 3. Büyük iline atanıyorlar. Sakın jeotermallerde gösterdikleri başarılardan dolayı olmasın.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.