Geçenlerde telefonla Torbalı’da yaşayan bir okul arkadaşımla sohbet ederken: “Biliyor musun Tuncer, Dr. Onur Şenli’yi kaybettik” dedi.
Siz belki Onur Şenli olarak anımsayamazsınız ama Agora Meyhanesi isimli şarkısının söz yazarı idi desem hatırlayamayanınız çıkmaz…
Tam 50 yıl önce yazılmış buruk bir şiir çağırırdı bizi uzaklardan dize dize… 50 yıl boyunca başına gelmeyen kalmamış hüzün veren bir şiir… Kimi zaman eksiltilmiş, kimi zaman yeni kelimeler eklenmiş ama hep değiştirilmiş, şairi yanlış bilinmiş ve yazıldığı gibi hiç okunamamış bir aşk öyküsü… “Sana bu satırları, bir sonbahar gecesinin felç olmuş köşesinden yazıyorum” diye bir mektup gibi başlayıp, o zamanlar 19 yaşında olan Dr. Onur Şenli’nin aşkını tüm derinliğiyle anlatıldığı bir şiir… Şiirken şarkı olmuş. Müzeyyen Senar’dan Zeki Müren’e çok sayıda ünlünün her zaman repertuvarında bulunmuş, plaklarda yer almış bir şiir… Şiir sözü yazarı, Dr. Şair Gazeteci Onur Şenli: “Kanser hastalığına yakalandıktan sonra gürültü patırtıdan uzaklaşmak ve tedavimi sürdürmek için Torbalı ilçesinin dışındaki küçük bir bahçesi olan evimizde bu köy hayatını tercih ettim. Burada dinleniyorum. Sağlığıma yeniden kavuşabilmek için uğraşıyorum. Bu köy havası bana iyi geliyor” dedi.
Bir şiir kitabı çıkarmayan ama yüzden fazla şiiri bulunan Dr. Onur Şenli’nin birçok şiiri bestelenmiş. “Yaşananları gördükçe üzülüyorum” diyen Onur Şenli: “İçerideki ortamı görünce aşk şiirleri yazamıyorum artık. Aşklar da eskisi gibi değil zaten. İnsanlar her şeyi çok çabuk tükettikleri gibi sevgiyi ve aşkı da kolay harcıyorlar” diyor. Agora Meyhanesi isimli şiirinin ilginç bir öyküsü var:
Yıllar öncesinde İstanbul’da “Meydan” anlamına gelen Agora isimli salaş bir meyhane açılmıştır. Bu şiirin sözleri patlayınca İstanbullular o meyhaneyi doldurur. Meyhane popüler olur oysa şiirin o meyhane ile hiçbir ilgisi yoktur. Şiirin hikayesini de Dr. Onur Şenli’den dinleyelim: “Babamın bir arkadaşının lise son sınıfta okuyan çok güzel bir kızı varmış. Bir akşam babam beni göstererek Onur’un sesi güzeldir bir şarkı söylesin deyince kızın babası da bizim kızın sesi de güzeldir, Onur şarkı söylerse kızım da size bir tango seslendirir diye karşılık veriyor. Ben okumaya başlıyorum: “Anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek/sevdim demem de haksız/ Hasta gönlüm yine hicranını yalnız çekecek”
Güzel kız da benim gözlerimin içine bakarak “Seni sevmem de haksız/ Fakat neden insafsız… Şarkılar bitince derin bir sessizlik oldu, ben çekip gittim. Günlerce evlerinin önünden geçtim bir türlü kendisini göremedim. Bir gün yine evlerinin önünden geçerken önüme bir kağıt parçası düştü. “Onur bey sizi Gündoğdu’daki Sisi pastanesinde bekliyorum” diyordu. Soluğu pastaneden aldım ama randevuya sevdiğim kızın üst kattaki komşusu geldi. Bana “Aylardır sizi seviyorum” deyince ama ben başkasına aşığım” diye itiraz ettim. Fakat sevdiğim kız ertesi günü İzmir’e gelmiş ve pastanedeki buluşma kendisine yalan yanlış anlatılmıştı. Ne yaptıysam, ne söylediysem ikna edemedim. Aşk yarasıyla kıvranırken bir gece İzmir’in Agora semtindeki salaş meyhanelerinden birine gittim. Bir hayli içtikten sonra eve giderek şiirimi yazdım. Şiire “The Night, Wine and Love” yani “Gece, Şarap ve aşk” adını koydum. Şiiri o yıllarda yayımlanan Neşter adlı tıp dergisinde yayınlamak üzere gönderdim. Şiiri matbaada gören Ekspres gazetesi yazarı Şadan Gökovalı dergi yayına girmeden adını Agora Meyhanesi olarak değiştirip gazetede yayımlamış. Tıbbiye ’de okurken Ege Ekspres gazetesinde çalışmaya başladım.
O sıralarda İstanbul’dan dönen bir arkadaşım; “Senin şiir şarkı olmuş, Gönül Yazar plağa okumuş ama plakta söz ve müzik İsmet Nedim yazıyor” dedi. İsmet Nedim gibi büyük bir sanatçının şiirimi bestelemesi hoşuma gitti ama adımdan bahsedilmemesi ağrıma gitti. Ve Gönül Yazarı dava ederek 50 bin liralık tazminat davası açtım. Mahkeme 1972 yılında faizle birlikte 66 bin liralık bir cezayı onayladı”
1959 yılında şiiri yazarken İstanbul’da Agora Meyhanesi diye bir yer olduğunu bilmiyormuş. Onur Şenli, bu meyhanenin sekiz köşeli olduğunu 1890 yılında açılan ve içinde tam 286 film çevrildiğinden de habersizmiş. Sonradan Aysel Gürel’den öğrenmiş ve sırada kapalı olan meyhaneyi gezmiş ve şiirinde anlattığı, meyhanenin aynısını bulunca şaşkına dönmüş.
8 Eylül 2017 tarihinde Torbalı’da kanser hastalığından kaybettiğimiz Dr. Onur Şenli’ye rahmet dilerken gizemli bir hikayesi olan Agora Meyhanesini okurlarıma sunuyorum:
Agora Meyhanesi
Sana bu satırları
Bir sonbahar gecesinin
Felç olmuş köşesinden yazıyorum
Beş yüz mumluk ampullerin karanlığında
Saatlerdir boşalan kadehlere
Şarkılarını dolduruyorum
Tabağımdaki her zeytin tanesine
Simsiyah bakışlarını koyuyorum
Ve kaldırıp kadehimi
Bu rezilcesine yaşamaların şerefine içiyorum.
Burası Agora Meyhanesi
Burada yaşar aşkların en madarası
Ve en şahanesi
Burada saçlarının her teline bir galon içilir
Gözlerinin her rengine bir şarkı seçilir
Sen bu sekiz köşeli meyhaneyi bilmezsin
Bu sekiz köşeli meyhane seni bilir
Burası Agora Meyhanesi
Burası arzularını yitirmiş insanların dünyası
Şimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı
Boşalan ellerimde kahreden bir hafiflik
Bu akşam umutlarımı meze yapıp içiyorsam
Elimde değil
Bu da bir nevi namuslu serserilik
Dışarıda hafiften bir yağmur var
Bu gece benim gecem
Kadehlerde alaim-i semaların raksettiği,
Gönlümde bütün dertlerin hora teptiği gece bu
Camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum
Ve sana susuzluğumu
Birazdan plaklarda şarkılar susar kadehler boşalır
Umutlar tükenir mezeler biter
Biraz sonra bir mavi ay doğar tepelerden
Bu sarhoş şehrin üstüne
Birazdan bu yağmur da diner, sen bakma benim böyle delice efkarlandığıma
Mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver
Yarın gelir çamaşırcı kadın
Her şeyden habersiz onu da yıkar
Sen mesut ol yeter ki ben olmasam ne çıkar?
Dedim ya burası Agora Meyhanesi
Bir tek iyiliğin tüm kötülüklere meydan okuduğu yer
Burası Agora Meyhanesi
Burası kan tüküren mesut insanların dünyası
Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.