Çocukluğumuzda bize öğretilen bir slogan vardı. “Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan” diye. Geçtiğimiz Pazar günü 23 Nisan’dı. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Ulu önder yüce Atatürk’ün çocuklara hediye ettiği bayram. Ama ne yazık ki artık neşe dolamıyor insanlar…
Dünyanın hangi ülkesinde çocuklar daha okula gitmeden işe gitmeye başlar. Ve hangi ülkesinde hiçbir sosyal güvencesi olmadan çalıştıkları o işlerde can verirler? Bu ülkede doğan her üç çocuktan ikisi çocuk işçi olmaya aday. Son dört yılda suça sürüklenen çocuk sayısı 300 bini buldu.
Türkiye’de çeşitli sebeplerden hayata gözlerini yuman çocuk sayısı her yıl 400’e yakın…
En son resmi verilere göre, bir yılda çocuğa yönelik cinsel saldırı sayısı ve suç davası 18 bin OECD ülkeleri arasında çocuk yoksulluğu alanında bir numarayız.
Nüfusunun yüzde 30’u çocuk olan Türkiye’de çocuğa ayrılan sağlık ve sosyal hizmetler harcamaları Gayri Safi Milli Hasıla’nın yüzde 1,3’ü.
Günümüzün en büyük problemlerinden biri belki de çocuk işçiler…
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da bu büyük problemi görerek 2018 yılını çocuk işçiliğiyle mücadele yılı olarak ilan etti. Bir eylem planı hazırlayan bakanlık, çocuk işçiliğine karşı iş yerlerinin ve tarlaların denetlenmesinden okuldaki devamsızlık takibine kadar uzanıyor. Yine aynı eylem planına göre çocukların çalışmasında temel neden yoksulluk olarak görülüyor. Kayıt dışı çalışan küçük iş yerleri çocuk işçilere yoğun talep gösteriyor. Bu da çocuk işçiliğinin diğer bir nedeni olarak ortaya çıkıyor. İş yerlerinin yaşadığı ekonomik sıkıntılar, küçük iş yerlerinin ekonomik ve teknik imkanlarının yetersiz oluşu, bazı ailelerin çocuklarının meslek sahibi olabilmesi için iş yerlerinden talepte bulunması gibi nedenler, küçük iş yerleri tarafından çocukların ucuz ve kayıtsız iş gücü olarak görülmesine ve kullanmasına neden oluyor.
Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukların bayramı olarak açıkladığı 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı'nı kutladığımız bu günlerde Türkiye’de ne kadar çocuk işçi çalışıyor? Atatürk’ün ‘Bugünün küçükleri yarının büyükleri” olarak nitelendirdiği çocukları, bugün neler yapıyor?
TÜİK’in açıkladığı istatistiklere göre Türkiye’de 15-17 yaş arasında 3 milyon 944 bin çocuk var, bunun 2 milyon 21 bini erkek, 1 milyon 923 bini kızlardan oluşuyor. 2016 yılında istihdam edilen 15-17 yaş arasındaki çocuk sayısı 709 bini bulmuş durumda. Türkiye’de çalışma hayatında yaklaşık iki milyon çocuk olduğu raporlarda belirtiliyor. Yine aynı raporda : “Türkiye’de çocuk işçi sayısına ilişkin güncel veriler sadece 15-17 yaş grubunda olan çocuk işçiler için mevcuttur. 15 yaş altı ve tarımsal alanlarda mevsimlik olarak çalışan çocuklara ilişkin veriler bulunmamaktadır.
Ayrıca mesleki eğitim alan özellikle turizm sektöründe uzun saatler çalıştırılan stajyerler, yani çocuk işçiler ve çocuk işçiliği sayabilecek uygulamalar ile çıraklık eğitimi alanlar resmi olarak çocuk işçi sayılmamaktadırlar. SGK’nın yayımlamış olduğu verilerde ise çırak işçi sayısı oldukça yüksektir.
Ülkemizde çalışan çocuk sayısının yaklaşık 2 milyona yaklaştığını söyleyebiliriz. Çocuk iş gücü kır ve kent ayrımında farklı biçimlerde istihdam edilse de çocuklar kentlerde de kırlarda da kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Çocuk işçilerin %78 ‘i kayıt dışı istihdam ediliyor. 15-17 yaş arasındaki çocukların 558 bini kayıt dışı çalıştırılırken, 150 bini sigortalı çalışmaktadır. Yani çalışan her 10 çocuktan 8’i kayıt dışıdır” denilmektedir. Türkiye’de çocukların yoksulluk oranı % 25,3 iken AB’ye üye ülkelerle karşılaştırıldığında yoksulluk oranı en fazla olan ülke konumundayız.
Terörün en büyük kurbanı çocuklar, şiddetin en büyük muhatabı çocuklar. Tacizin, tecavüzün, her türlü sapıklığın en büyük mağduru yine çocuklar…
Ülkelerindeki savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan milyonlarca Suriyeliye baktıkça gözümüzün önünde yaşanan bir drama tanıklık etmiyor muyuz?
Amerikan ve Rusya devletinin yetkilileri koca koca adamların ihtiraslarının bedelini Suriyeli çocuklar ödüyor.
Evet geçtiğimiz Pazar 23 Nisan'dı. Atamızın çocuklara armağan ettiği gün. Ama ülkede çocukların haline bakınca ne yazık ki hiç de o hepimizin ezbere bildiği şarkıdaki gibi neşe dolamıyor insan. Çocukları sevelim… Ama ondan önce yaşatalım arkadaşlar.
Bir gün çocukların pisi pisine ölmediği bir dünyada 23 Nisanları kutlayabilmek dileği ve arzusuyla hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları.
Yazarın Notu: 23 Nisan 1920 tarihi, aynı TBMM'nin açılış yıl dönümü, böyle kutsal bir günde Meclis başkanı İsmail Kahraman Anıtkabir’e gitmiyor, özel defteri imzalamıyor, büyük önder için saygı duruşuna izin vermiyor, özel oturumu açarken Atatürk’ün adını ağzına almıyor ve anmıyor. İsmail Kahramanı iyi tanımak istiyorsanız Denge arşivinde bulunan ‘Korkak Kahraman’ başlıklı yazımı okumanızı öneririm.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.