Önümüzde yeni bir yıl var. Bir kaç gün sonra içinde bulunduğumuz bu nalet yılı uğurlayacağız. Belki bazılarınız yeni yıla girerken bir duble bir şeyler içeceksiniz. İçene de içmeyene de saygılıyız. Ben şanslıyım bu konuda büyük üstatların içki sofralarında içki muhabbetlerine katıldım. Aydın Boysan, Hasan Pulur ve daha nicelerinin içki sofralarında bulundum.
Şimdi size bu konuda edindiğim izlenimleri aktarmak istiyorum. Yılbaşında belki size de lazım olur. Öncelikle parolamız Hava kararır, Bardak ağarır olacak. Rakıyı güneş battıktan sonra, yavaş yavaş ve muhabbet eşliğinde içmeli... Rakıdan küçük küçük yudumlar alınır... Mimoza'da Türk Sanat Müziği Sanatçısı Ali İntepe vardı kulakları çınlasın. Bir dikişte bir duble rakıyı fondip götürür, bardağı fırlatıp atardı.
Ali İntepe öyle içiyor diye içmek makbul değildir. Buz gibi şişeden rakı bardağı çevire çevire dökülür ve o nefis kokunun daha fazla yayılması sağlanır... Bardağa koyulan rakının yarısı kadar su konması yeterlidir. İlk yudumu aldıktan sonra ağızda bekletip, dişlerin arasından derin bir nefes alınır ki ciğerlerde nasibini alsın.
Masada yaşça en büyük kişi rakı kadehini tokuşturmak için kaldırmadan rakı kadehleri kaldırılmaz. Rakı sofrasında planlı, programlı ciddi işler konuşulmaz. Tabir caizse geyik muhabbeti yapılır, memleket kurtarılır, anılar tazelenir, dedikodu yapılır. Sigara küllüğüne zeytin çekirdeği, sıkılmış limon kabuğu konulmaz.
İçilen kahve fincanında, tabağında sigara söndürülmez. Rakı kadehine önce rakı, sonra su konur. Rakıya asla buz konulmaz. Sırayı bozarsanız, anason kadehin üzerine çıkar, rakının hem tadı hem keyfi kaçar...
İçmeye başlamadan önce aperatif bir şeyler yenmelidir. Favori zeytinyağlılardır. Zeytinyağı, mide dolmaya başladıkça üste çıkarak, alkolün genzinize doğru gelmesini engeller.
Rakıya buz koymak yanlıştır. Buz rakının içindeki suyla alkolü aynı oranda etkilemediği için daha seyrek olan alkol üste çıkar. İdeal karışım bozulmuş olur. En uygunu rakıya soğuk su koymaktır...
Rakı sofrasında kadeh yalnızca bir defa tokuşturulur. Masaya yeni birisi dahil olduğunda ise tekrar kadeh tokuşturulabilir. Rakı şalgam suyu ile içilmez! Mezesiz rakı içilmez. Ben akşamcıyım, öyle bir kadehlik keyfim var diyorsanız gidin bira filan için... Rakı masasına avuç içiyle vurulmaz. Bağıra çağıra konuşulmaz. Sakin olmak efendi takılmak gerekir.
Önce kendine gel, sonra meyhaneye, kalender ol da gir, kalenderhaneye... Bu yol kendini yenmişlerin yoludur. Şayet çiğsen başka bir yere git eğlenmeye, rakı bardağı boş beklemez.
Rakı sizi ne zaman sarhoş edeceğini zamanında söyleyen bir içkidir, bunu fark ettiğiniz zaman izin isteyip kalkıp gitmelisiniz.
Rakı masasında bira, şarap gibi başka alkollü içecekler olmamalı.
Rakı yalnız başına içilen bir içki değil, meze ile birlikte sindire sindire içilen bir içkidir.
Mide ve beyne belirli bir etki yaptıktan sonra insan keyiflenir ve güzel sohbete yönelir. Yani hem anlatır, hem dinler. Böylece rakı sofrası en az 2 kişinin katıldığı toplu bir eylem, karşılıklı konuşmalara dayandığı için demokratik bir forum, evrensel ve kişisel sorunların ortaya getirildiği, fikir alıp verilen, insanın kendisi ile yüksek sesle düşünerek hesaplaştığı bir tür psikolojik grup terapisi olmaktadır... Unutulmamalıdır ki rakı sofrası saygın bir cemiyettir. Buraya katılan hem bu meclise kabul edildiği için saygı gören bir kişiliğe sahip demektir, hem de diğerlerine karşı saygılı olmak zorundadır.
Herhangi bir marka rakı içilirken başka bir markayı övmemek önemlidir, aksi yapıldığında yanlış olur.
Muhabbet konusu "bir kız vardı,5 yıl sevdim, yüzüme bile bakmadı" gibi duygusal ağırlıklı olabileceği gibi, "bu güneş niye hep doğudan doğuyor, batıdan batıyor?" gibi yarı felsefi konularda olabilir.
Tam yağlı koyun peynirinin üzerine toz biberle renklendirilmiş sarımsaklı zeytinyağı süslemesi...
Turşu gibi ekşi mezelerde yine rakının kendine has tatlı nefasetini dengeler, damarlarınızı büzer, anasonla dost olur, buna örnek olarak dağ lahanası turşusu verilebilir. Size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar içinse sadece dua edin...
Sakın kavga etmeyin ve gününüzü mahvetmesine müsaade etmeyin... Çünkü hayat sabahları pişmanlıklarla kalkmak için çok kısa...
Yanılmıyorsam Neyzen Tevfik söylemiş galiba:" Hayat dediğin üç gündür, dün geldi geçti, yarın ise meçhuldür. Öyleyse ömür dediğin bir gündür o da bugündür."
Yeni yılın hepimize sağlık ve iyi koşullar getirmesini dilerken gelecek yılı karşılarken iyi eğlenceler diliyorum.
Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.