Takip Et
  • 7 Ağustos 2020, Cuma

YANAN SADECE ORMANLARIMIZ DEĞİL Kİ!

Başta Aydın olmak üzere ülkemizin çeşitli yerlerinde içimizi yakan orman yangınları var ve her gün yenileri ekleniyor.

Yanan sadece ormanlarımız değil ki! Yanan sadece çam, zeytin, incir ağaçlarımız değil ki. Yanan sadece börtü böcek canlılar değil ki. Yanan biziz…

İmamköy’ün yıllarca muhtarlığını yapan Mahmut Aslan anlatıyor: “Doğduğum, büyüdüğüm köyüm şimdi alevlere teslim… İmamköy’le birlikte adeta herkesin içi cayır cayır yanıyor. Nasıl yanmasın, yılların emekleri olan zeytin ağaçları, incir ağaçları içinde yaşayan canlılar… Yandı, kül oldu bitti… İnşallah elbirliği ile şu yangın kontrol edilir edilmez yaralarımız belki kısa zamanda sarılır ama o yanan ağaçlar kısa sürede nasıl büyür. Allah yardımcımız olsun…”

Bu yangının nasıl çıktığı ile ilgili olarak çeşitli iddialar ortaya atılıyor. Ama en önemlisi olayın bu noktaya gelinceye kadar neler olduğu da dikkat edilmesi gereken bir ayrıntı… Her yıl yaz aylarında İmamköy’de bulunan, geçmişte köy muhtarlığının şimdi de Efeler Belediyesi “Efebel” şirketine ait olan ılıca mesire alanının kaderine terkedilmesi olmuştur.

Neden mi? Çünkü her hafta sonu buraya pikniğe gelen yüzlerce aracın ılıcaların olduğu yerde kontrolsüz bir şekilde piknik yapması bu yangının ilk tetikleyici unsuru olmuştur. İmamköy halkı ile yaptığım görüşmelerde bu yangının her an çıkabileceği ve önlem alması gerektiği şeklindeydi. “Köyümde mangal yakmak için gelen doğa magandalarını istemiyorum. İmamköy’de çıkan yangında en büyük suç yetkililerindir. Mesire alanında kontrolsüz mangal yakılmasına resmen davetiye çıkardılar. Şimdi ceremesini yedi köy birden ödüyor. Kurulan tesise (Ilıca mesire alanı) iki tane güvenlik görevlisi atasalardı ya da oraya koruma altına alsalardı hiçbir şey böyle olmayacaktı.”

Peki, köy halkının istediği bu önlemin hayata geçirilmesi zor bir iş miydi? Çok basit; önceki Efeler Belediye Başkanı’nın adeta mesire alanı haline getirip belediye çalışanlarının görevlendirildiği bu yer, Efeler’in başkan değişimi sonrasında atıl bir halde bırakılmıştır. İmam köye yakışmayan bir görüntü haline getirildiği köyün ortak düşüncesidir.

Defalarca burasının yine eskisi gibi herkesin ailesi ile gelebileceği bir yer olması için köy halkının ve yetkililerin sesine kulaklarını tıkayan, bu yangın çıkmadan yaklaşık 10 gün önce “Efebel” şirketini uyaran köylüler; “Burasını bir an önce bu mezbelelikten kurtarmamız lazım. Ailesiyle buraya hiç kimse gelemiyor. Burası it kopuk takımının adeta yuvası oldu. Siz bir şey yapmıyorsanız bize verin, köyümüzün gençleri burasını işletsin” sözlerine duyarsız kalan Efebel şirketinin sorumluları burasını kendilerinin işleteceğini beyan ederek atıl durumda kalmasına göz yummuşlardır. Sonuç mu? Bu yangın ılıcalar tesislerine yaklaşık 150-200 metre yakınlarında çıkmış, iddialara göre önce çayın kenarından yola oradan da dağa sıçramıştır. Efebel yetkilileri köylülerin uyarılarını dikkate alsalardı ve burasını geçmişte olduğu gibi belediyenin bir işletmesi olarak görevlilerce kontrollü bir şekilde işletilseydi veya köylülere işletme hakkı verilseydi ciğerlerimizi yakan 20 bin metrekarelik bir alan belki de kül olmayacaktı. Köylüler bu yangının bu noktalardan ve kontrolsüz yakılan mangal veya atılan bir izmaritten çıkacağını tahmin ediyorlardı zaten. Efebel yetkililerini defalarca uyardılar. Her hafta sonu yüzlerce aracın piknik için bu alanlara gittiğini gören köy halkı, başına gelecekleri biliyordu. Bu yangının sorumlusu orayı korumayan, köy halkına da vermeyen Efebel yetkilileridir. Şuan tek dileğimiz halen devam eden yangının kontrol altına alınmasıdır.

İmamköy halkına geçmiş olsun dileklerimi sunarken tüm yetkililerin İmamköy halkının yaralarını saracağına yürekten inanıyorum. Bu yazıyı hazırlarken yardımlarını esirgemeyen Yeni Ege gazetesi sahibi kardeşim Gürcan Çapar’a teşekkür ederim.

Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.