Takip Et
  • 3 Eylül 2021, Cuma

KUŞ HATIRALARI

Benim çocukluğumda soframıza kuşlar konar

Rüyalarımıza melekler uğrardı

Kapımızdan yoğurtçu

Bahçemizden ishakkuşu

Kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi

Kışın bir sobamız olurdu

Sobanın yanında kedimiz

Kedinin önünde yün yumağı

Bir Hayat Bilgisi fotoğrafı gibiydik

Yerli malı kullanan

Yurdumun üç tarafı denizlerle çevrili

Kuru incir üzüm fındık

Tütün çay narenciye kavun-karpuz yetiştiren

Kuru üzüm ve inciri satan

karşılığında,

Çamaşır makinesi radyo ve otomobil alan

Bir toprağın fertleri...

Biraz yoksul biraz mütevekkil

Biraz mahcup biraz kırılgan

Biraz naif ama hep umutlu

Özlerdik.

Memleketteki halamızı

İnce doğranmış bir dilim pastırmayı

Yurttan sesler korosunu

Akşam komşuluklarını

Radyo tiyatrolarını

Sabah ezanını

Kalaycıyı bozacıyı

Münir Nureddin şarkılarını

Orhan Boran yarışmalarını

Kandil gecelerini duvarlarımızın sarmaşıklarını

Bakkalımızın utana sıkıla veresiye hatırlatmalarını

Okul önü koz helvalarını

akşam oturmalarını

ve hayatı...

Top oynardık

İp atlar kedi kovalar

Taşlarla birbirimizin başını yarar

Mahalle savaşları çıkarır

Gece olunca da tutar babalarımızın elinden

Yazlık sinemalara gider

Sadri Alışık Vahi Öz

Belgin Doruk Cüneyt Arkın seyreder

Olimpos gazozları içer

Güler eğlenir bağırır çağırır

Dönerken yıldızları sayardık.

Biz sıkı çocuklardık.

Hepimizin birer yıldızı vardı

Onlara isim takardık

Onlar da bize isim takardı

Pus ve dumandan önce bu şehrin

Geceleri gözkırpan ve isimleri takılan yıldızları

Vardı.

Benim yıldızıma Mehlika adını vermiştik

Biz kimseden yana değildik.

Kimsenin de kendinden yana olmasını istediği birileri

Olmazdı

Bir değirmendeydik

Öğütülen

Öğütülürken türküler söyleyen

Buğday başaklarına benziyorduk.

Ben

Çorbalardan tarhanayı

Yemeklerden kurufasulyeyi

Sigaralardan Harmanı

Belki bunun için çok sevdim.

Yollar bozuk musluklar bozuk

Ziller bozuk paralar bozuk

Ama adamlar sağlamdı.

Bu şehrin yıldızları vardı.

Saçlarına kurdelalar takan

Çivitle yıkanmış beyaz çoraplarına

Leke bulaşmasın diye su birikintilerinden sakınan

Gözleri önlerinde

Yürekleri ve beslenme çantaları ellerinde

Küçük çocukları vardı bu şehrin

Bu şehrin yıldızları vardı.

Ben Beşiktaş’ı amcam Vefa’yı tutardı.

Konya tahıl ambarı Mersin muz cennetiydi.

Taksimden Fatihe troleybüs kalkar

Şişhane de mutlak raydan çıkardı.

Vallahi hayat zor, fakat çok matraktı.

Muammer Karacan adına bir tiyatro binası yoktu

Bizzat kendisi vardı.

Başımız ağrırdı komşumuz vardı

Gönlümüz daralırdı komşumuz vardı

Çorbamızı umutlarımızı

Memleket kadar kalbimiz paylaştığımız

Komşularımız vardı

Geceleri bekçimiz

Gündüzleri sütçümüz

Bizim kadar zayıf da olsa

Nohuta makarnaya alışmış da olsa

Sarman adında bir kedimiz

Ceplerimizde kırık misketlerimiz

Çamur bulaşığı ellerimiz

Ve gülümseyen bir yüzümüz

Göstermekten utanmayacağımız bir içimiz

Bir araya gelerek çektirebileceğimiz

Bir aile fotoğrafımız vardı.

Bir sabah bütün iyi şeylerin

Ayvansaray iskelesinden

Hayal ülkesine doğru demir alan

Bir şirket-i hayriyye vapuru gibi

Aramızdan ayrıldığını gördük.

Sonra Ayvansaray’ın sularının çekildiğini yazdı gazeteler.

Süheyla hanımın Raci beyin

Melahat Mehveş ablanın

Niko’nun Ercüment efendinin çekildiğini ise

yazmadılar nedense

Ama yok ama yoklar.

Ne Harman sigarası kaldı geriye

Ne Olimpus gazozu

Ne Sadri Alışık.

Kalan bir tortuydu belki.

Belki kırık bir rüya denizi

Belki suya düşürdüğümüz suretimizin

Cep aynamıza nüktedan bir yansımaydı her şey

Her şey Maltepe sigarasının

Hep arandığında

Her bakkalda bulunabilmesi ile

Büyüsünü kaybetmişti belki de.

Belki de biz bir rüya mı görmüştük?

Hadi hepsi yalandı,

Hadi hepsi hayaldi

Hadi hepsini ben uydurmuştum

Ama rüyalarımızın melekleri

ve sofralarımızın daim konukları kuşlar?

Ya onlar?

Onları siz de görmediniz mi?

Sizin de sofranıza konup

Rüyalarınıza uğramadılar mı?

Onlar da mı yalandı?

Bugün sizlerle ünlü şairimiz İbrahim Sadri’nin çok sevdiğim Kuş Hatıraları Şiirini paylaşmak istedim. Beğeneceğinizi umuyorum.

Hepinize iyi hafta sonları diliyorum değerli Denge okurları.

Yazarın notu: Aydın’ın tanınmış diş hekimlerinden değerli dostum Rauf Değirmenci’nin değerli eşi Hafize Değirmenci’nin 1 Eylül Çarşamba günü vefat ettiğini öğrendim. Üzüntüm sonsuz. Rauf Değirmenci’ye ve çocukları Funda ile Batuhan’a sabırlar dilerken Hafize Değirmenci’ye rahmetler diliyorum, mekanı cennet olsun. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.