Takip Et
  • 16 Aralık 2022, Cuma

KÖY OLMAK İSTİYORLAR!

Caferli… Kuşadası'nın en küçük Mahallesi. Mahalle olarak anıldığına bakmayın. Mahalle statüsü Büyükşehir Yasası ile getirilen bir tanımlama. Yoksa bildiğiniz köy. Ve köy olarak kalmak istiyor. Bereketi topraklarının, verimli zeytin ağaçlarının yok edilerek betona dönüşmesine karşı müthiş bir mücadele veriyor. Ama bu mücadelede sonuca varmak için önünde bir ay bile zaman kalmadı…

İlgilenenlerin bildiği gibi, Büyükşehir Yasasının tarım ve hayvancılık için yarattığı tehlike ortaya çıkınca, Hükümet kentsel mahalleye dönüşen yerleşim merkezlerinin ‘kırsal mahalle’ statüsü altında yeniden köy olabilmesi için bir düzenleme yaptı. O düzenleme ile koşulları taşıyan yerleşim merkezlerinin eski statülerine dönmesi için 2022 yılı sonuna kadar süre verildi. Düzenleme ile buralar eskiden olduğu gibi imar dışı bırakıldı.

Ama ne yazık ki, yeniden köy olabilmek için o yerleşim merkezinin talebi yetmiyor. Yasa gereği önce İlçe Belediyelerinin, ardından da Büyükşehir Belediyelerinin onayı şart. İzmir Büyükşehir Belediyesi, sınırları içinde koşulları taşıyan tüm mahallelere ‘kırsal mahalle’ statüsü vererek eski dönüşün yolunu çoktan açtı.

Ama Aydın ve Kuşadası'nda hala ‘tık’ yok. Yerel yönetim adına ne koyarsa koysun, buram buram Ege kokan Caferli’de, Kuşadası'nın diğer eski köyleri Yaylaköy, Kirazlı, Yeniköy ve Çınarlı ile birlikte Mart ayında resmen başvuruda bulundu. Ne var ki, aradan geçen bunca zamana rağmen 5 mahallenin talebi Kuşadası Belediye meclisine bile gelemedi.

150 nüfuslu Caferli adına Köy Muhtarlığı ile başkanlığını Avrupa ve Türkiye eski güzeli, doğa dostu Nazlı Deniz Kuruoğlu'nun yaptığı Caferli Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği, Ekim ayı sonunda Kuşadası Belediyesi’ne bir başvuru daha yaptı. Meclis’in Kasım gündemine alınmayan bu başvurunun kaderi Aralık ayına kaldı.

Kuşadası Belediye Meclisi, Aralık toplantısında karar alır ve Büyükşehir de 2022 yılının son oturumunda bu kararı onaylarsa Caferli de bereketli toprakları da kurtulacak…

Yoksa, Caferli de imar rantına kurban edilecek. Ama o topraklar beton lobisinin eline geçerken, üretici pazarlarında poşu takılarak ‘üretici dostu’ iddiasıyla arz-ı endam eden Özlem Çerçioğlu ile Ömer Günel'in söylemlerinin sadece bir rolden ibaret olduğu ortaya çıkacak. Sadece bu kadar da değil; iki başkan da tarihe üretici ve tarım düşmanı politikacılar olarak geçecek.

Köyde yaşamak köy yaşamı deyince aklıma İnan Durak Taş’ ın köyle ilgili söyleşisi geldi;

‘Diyorum ki;

Toplasak tası tarağı,

Kapatsak telefondaki tüm hesapları…

Hiç kimsenin bilmediği bir köye yerleşsek.

Küçük bir bahçesi,

Bahçesinde köpeği…

Yemişler dikelim fidandan.

Biraz da domates falan.

Akşam erken yatıp,

Sabah ezanıyla uyansak…

İlk önce bahçeye inip,

Çiğ düşmüş biberleri toplasak.

Ağaçları sulayıp fesleğenleri okşasak…

Ayağımız toprağa bassa,

Gelen geçenle selamlaşsak.

Etrafımızda kuş sesleriyle,

Balkonda bir kahvaltı,

Kahvaltıda tereyağlı köy yumurtası.

İkindi vakitlerinde asma çardağı altında,

Komşularla semaverde çay sefası…

Çilek kokusu getiren meltem esintileri ve

Kucaklaşan gönül sohbetleri…

Akşam olunca çeksek perdeleri,

Sobayı yakıp kestane atsak.

Kıvrılıp miskin bir kedi gibi yerdeki mindere

İliklerimize kadar uykuya dalsak.

Diyorum ki gitsek buralardan…

Ardımızda lüzumsuz telaşlar,

Heybemizde yeni huzur.

Tek derdimiz yumurtlamayan tavuk,

Çürümüş domates,

Çiçeğine dolu vurmuş kiraz olsa.

Ne trafik gürültüsü,

Ne bir yetişme arzusu…

Tüm bu kargaşayı şehirlere bıraksak,

Ağrıyan başımızı,

Yorgun ayaklarımızı alıp

Kirlenmiş ruhumuzla yola koyulsak…

Diyorum ki gitsek buralardan…

Ne varsa bizi yaşamaktan alıkoyan,

Arkamızda bıraksak…

 

Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.