Sevgili okurlar sizlere 65 yaş üstü kuşağın eski anıları andığı yazıları yazacağımı belirtmiştim. Bu gün bu yazılardan üçüncüsünü yayınlıyorum: ”Bizler ilkokulda yurt bilgisi, lisede mantık, sosyoloji, felsefe ve divan edebiyatı okuyan nesiliz. Onun için bilgi yarışmalarında hiç joker kullanmadan yüzde 80 kazanabilen nesiliz.
Biz zamanında kopya çeken, ama kopya yaparken öğrenen bir nesiliz.
Biz anasını babasını bakım evine terk etmeyen, babasının cenazesinde tatilde olduğundan gitmeyenlerden değiliz. Biz kendine özgüveni olan ama etrafına saygısı ve sevgisi olmayan sadece kendisine yaşayan egoistlerden de değiliz.
Sevgiyi, saygıyı, fedakârlığı, dostluğu, vefa duygusunu, yerine göre başkalarının yaşamı için kendi yaşam tarzından fedakârlık eden nesiliz…
Arkadaşlarımızın ailesini kendi ailemiz kabul eden, namus anlayışını buna göre dizayn eden nesiliz.
Biz psikologlarla, pedagoglarla, şekillendirilen değil psikolojik sorunlarını aile, mahalle ilişkileri içinde çözen bir nesiliz. Anasına babasına, ailesine fedakârlık edip maddi manevi kol kanat gerenlerdeniz. Biz bugün 40 yıllık arkadaşlarını köşe bucak arayan, onlarla birlikte olmaktan zevk alan nesiliz.
Öğretmeninin elini öpmek için yarışan nesiliz. Semt çocukluğunu, mahalle terbiyesini, büyüklere saygıyı görmüş bir nesiliz. Misketi, çemberi uçurtmayı, topacı, uzun eşeği, saklambacı, üç taşı, kaptanı, kovalamacayı, ip atlamayı, sekseği, üçgen yumurtayı, çivili futbolu, dokuz taşı, yakan topu oyun olarak bilen, futbolu, voleybolu, basketi, yüzmeyi tüm imkânsızlıklara rağmen spor olarak yapan bir nesiliz.
Ebeveynlerimizin öğretmenlerimize “ eti sizin kemiği bizim” diye teslim ettiği, öğretmenlerimizin de bu emaneti gözlerinden sakınarak koruduğu nesiliz.
Öğretmen benim neslimin en kutsal varlıklarındandı. Lise mezunlarının yanında, doktora yapmış insan kalitesinde olduğu bir neslin çocuklarıyız.
Bizim nesli küçümsemeyin sevgili gençler, bence bizim neslimize benzemeye çalışın.
Evet, aynen biz böyle yetiştirildik. Edebiyatı, müziği, sanatı, her şeyiyle yaşayan, yurt dışından gelen ve kendi sanatçılarımızın konserlerine gidebilen, kendi kültürümüzü, Batı kültürüyle sentezlemeyi başarmış bir nesildik…
Sinemaya, tiyatroya meraklıydık. Harçlıklarımızı biriktirip mutlaka her hafta sonu yeni filmleri, oyunları izlemeye giderdik.
Akşamları sokağa çıkabilmek için annemize babamıza diller döker ama onları da yere göğe koyamayan bir nesildik.
Biz arkadaşlığa inanılmaz önem veren, şimdiki gibi ”kanka” olmayıp gerçek dost ve kardeş gibi olmayı başarabilen, bir ömür boyu bu arkadaşlığı kaybetmeden yaşamayı başaran bir nesildik.
Arkadaşlarımız için sevgililerimizi bile terk edebilen insanlardık…
Dostluk, aile, arkadaşlık kavramları bizim için her şeyden önce gelirdi.
Ve bir meslek sahibi olmak için çok çaba göstersek de amacımız hiçbir zaman çok para kazanmak değildi ve olmamıştır.
Bilmem ama bugün sokağa çıkma yasaklı biz amcalar, dedeler, teyzeler, nineler aslında gençlerin ders alması gereken, aslında biraz bizi dinleme zahmetine katlanabilseler çok şey öğrenebilecekleri çok değerli bir nesilden geriye kalanlarız…
Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.