Takip Et
  • 26 Mayıs 2023, Cuma

NE ÇOK ACI VAR BEEE...

Zaman akar, zaman geçer.

Zaman zindan içinde;

Biz mapusta gürül gürül yatardık

Yılan çıyan içinde.

Getirdiler ite kaka bir yiğit,

Ayak çıplak

Ak bir mintan içinde

Zaman zaman içinde

Işık duman içinde

Ve raviyan-i anbar (hikayeyi anlatanlar)

Ve muhaddisan-i ruziğar (söylentileri duyuranlar)

Şöyle rivayet

Ve hikayet ederler kim:

Beni adem zor bezirgan içinde

Vardı bir balaban

Yukarıdaki şiir değerli şair Enver Gökçe'nin mısralarından oluşuyor. Sanki yaşadığımız bu günleri özetliyor. Zaman zindan içine: Biz mapusta gürül gürül yatardık yılan çiyan içinde...

Evlerine çekilmiş milyarlarca insan yılansız, ciyansız, yalansız ve ihanetlerin uzağındaki bir umudun kıyısında çaresizce bekliyor.

Evrensel illeti yaşayan insan, evrensel bir insani duruş geliştiremedi. Bir hocama sormuştum: İnsanı anlama konusunda evrensel bir tarifi anlatır mısınız diye. Demişti ki: Bir insani açıklamak bir çok insanı açıklamak demektir. Şimdi hangi insani açıklayarak evrensel bir bakış açısının tarifini yapmış oluruz?

Öyle bir insan yok artık... Aklımıza bir dostun sözleri düşüyor: "Tanıdığım bir çok insan çıkmaz sokak çıktı.”

Sokaklarını erguvan ağaçlarının gölgelediği Kuşadası, Davutlar, Güzelçamlı asrın sessizliğini yaşıyor.

Birileri günlerini nasıl geçireceğini hesaplıyor ama saatler geçmiyor, oysa zaman gürül gürül akıp gidiyor.

Havasıyla, suyuyla, deniziyle, yollarıyla büyülendiğimiz ilçenin yalnızlığını her akşam sessizce uğurluyuz...

Hiç bir şarkı anlatamıyor yaşananları... Enver Gökçe'nin "Artık her şarkı dokunur bana bu şehirde" dediği günler sessizce uğurlanıyor.

Pülümürlü yaşlı bir kadının duası aklıma geliyor: Kaderim beni ilgi çekici bir çağ yaşamaktan alıkoysun...

Öyle bir çağın zirvesindeyiz ve birlikte yaşıyoruz işte...

İçimde ki deprem öyle bir vurdu ki, taş taş üstünde kalmadı, gönlüm kıyameti yaşadı, hala da yaşamakta...

Vedasız ölenlere, bir rakam gibi görünenlere son nefeslerini nasıl verdiklerini bilemediklerimize, can kurtaracağım derken canından olanlara, çalışamayan, çalışamadığı için aç kalanlara, unutulanlara, yok sayılanlara... Yediğim her lokmaya hem şükrederek, hem kahrolarak içim içimi yiyor hala...

Hadi bakalım kur yeniden gönlünün sarayını, sen ki ne badireler atlattın, kim bilir kaç kez doğdun küllerinden.... Konuştular kelimelerini, bir daha doğ dese de dilim... Gönlüm bu acının yıkımın ne sıralı ölüme, ne aşka,ne gurbete, ne ölüme, ne hasrete benzemediğini söylüyor. Gönülden gelmeyince, dil de susuyor, elde. Sustum ben de....

Gaziantepli öğretmen dostum ve şair Cahit Zarifoğlu: Ne çok acı var diyor ve devam ediyor: “Yüreğimin kederle ağladığını ve her sessizliğin anlatılma bir sesin işareti olduğunu kime anlatabilirdim ki..."

Yıllarca tuttuğum bir günlükten ve yine Cahit Zarifoğlu hocamdan yaşamak'tan aktarıyorum:" Ne çok acı var be... Yürek nasıl dayanıyor, bence bu kısmı mucize... Ne çok acı var... Ne çok zalim var, ne çok mezalim... Ne çok mazlum var..."

Yine yaşamaktan: Yaşamanın başlangıcıdır “ yaşamak" da böyle başlar belki bu yüzden. Yaşamak başlı başına bir acıdır, hüzündür. Dünyadaki insan hüzünlüdür. Gerçek yurdundan uzaktır. Sılayı özler, ne çok acı vardır gerçekten! Acılarla dolu acımasız bir dünya işte...

Yıllar önce intihar ettiği düşünülen bir öğretim görevlisinin, bıraktığı notta “...çok acı var dayanamıyorum" diye yazdığını hatırlıyorum ve o haberi okuduğumda," hangi acılarla kavruluyordu yüreği ona ölümü düşündürecek” diye sormuştum kendi kendime. Şimdi yeniden anımsıyorum o olayı, yine içim acıyor.

Bir yerlerde okumuştum “paranoya bir nevi farkında olma halidir" diye... Sanki, olası etkileri sezerek korkma haliyle çok benzeşiyor bu durum. Örneğin şu günlerde yaşadığımız şeylerin, ileride yaşayacaklarımızı düşündürüp bizi korkutması ve bunun da bir nevi acıya dönüşmesi.

Sonuçta, korktuğumuz şeyler farklı olabilir ama sezgi duygumuz ortak.

Öyle çok acı var ki çevremizde hepimizin “acı eşiği” tıpkı "ağrı eşiği" gibi...

Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları!

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.