Takip Et
  • 27 Eylül 2024, Cuma

NİYE SEVMİYORLAR?

Senelerdir mantığımın almadığı tek düşünce şu oldu; nasıl olur da bir ülkenin halkı kendisini işgalden kurtaran, kölelikten kurtaran, ona insanca, özgür bir yaşam kurmaya çalışan kurucusundan nefret eder?

Nasıl olurda savaş alanında askerlerini kaybeden ülkelerin halkları bile onu ders kitaplarına koyar, ona saygı duyarken, kendi halkı ona bu derece nankörlük eder?

Parlamenter demokrasi bu ülkeye onunla gelmişken, onun sistemi en kifayetsiz, en vasıfsızın bile bu ülkede seçilme hakkını sağlamışken; neden onun verdiği bu haklardan bu derece nefret ederler?

Artık öyle iğrenç bir hale geldi ki; kaMAL yazanlar (islamcı zekası bu kadar), Kurtuluş Savaşı' na 'tiyatro' diyecek kadar gözü dönüp, gerçek tiyatrolarda tankın namlusunu kıçına sokarak durdurduğunu iddia edenler, "put" diye heykellerine saldıranlar ve en kötüsü; yazılı, belgeli tarihin yalan olduğunu iddia eden cahiller. Belki cahil diyerek onları aklıyorum, aslında düpedüz hain demek lazım..

Yarattıkları alternatiflere bakıyorsun; Abdülhamid, Vahdettin bu ülke tarihinin yüz karaları. Saraydan çıkamayan, halkı birbirine kırdırmış bir şizofren ve "bana dokunmayın da, ülkeye ne yaparsanız yapın" diyen bir korkak. Gene bakıyorsun, Dünya tarihine geçmiş savaşların, destanların var ama senin seçilmişin onları silip, senden aldığı vergiyle beslediği ekranında yalan tarih kahramanları yaratıyor. Taptığı kabile reisini bile, o adamın yönetim sistemiyle başa getiren soysuz da o yalan tarihi alkışlıyor.

"Atatürk sana ne yaptı?" diye soruyorsun;

"Dinimi yaşayamadım" diyor. “Ulan soysuz, Yunan'ı, İngiliz'i memleketi işgal etse mi yaşayacaktın dinini?" diye soruyorsun. "Daha hayırlı olurdu" diyor. (üstadları fesli soytarı)

Kadına bakıyorsun, "bak sana seçme, seçilme hakkı verdi, kimse de yokken sende vardı" diyorsun, "sen mal gibi alınıp, satılma diye "Dinimi yaşayamadım" diyor. "Ulan soysuz, Yunan'ı, İngiliz'i memleketi işgal etse mi yaşayacaktın dinini?" diye soruyorsun. "Daha hayırlı olurdu" diyor. (üstadları fesli soytarı)

Kadına bakıyorsun, "bak sana seçme, seçilme hakkı verdi, kimse de yokken sende vardı" diyorsun, "sen mal gibi alınıp, satılma diye kanunlar yaptı" diyorsun, "Ben çarşafla özgürüm" diyor, kocasından dayak yiyor, öldürülüyor, on iki yaşında tecavüze uğruyor! O hırsla çocuğunu da kendi gibi yetiştiriyor.

"Bir gecede cahil kaldık” diyor. "Bak o savunduğun osmanlı' da sen irgattın, senin dedenin dedesi okuma yazma bilmezdi. Osmanlı' da okur yazar bu kadar, Cumhuriyet dönemi bu kadar" diyorsun; "o iş öyle deeel" diyor.

Örnekler uzar gider ama aslında gerçek ne biliyor musun?

Atatürk'ü sevmiyor!

Sevmiyor çünkü halk olmayı sevmiyor, ümmet olsun biri onu gütsün istiyor.

Sevmiyor çünkü derdi vatan, millet, birlik falan değil. Kendisi gibi olmayan ölsün istiyor.

Sevmiyor çünkü "allah, kitap" deyip hırsızlık yapsın, kimse hesap sormasın istiyor.

Sevmiyor çünkü medeni kanun, hukuk falan işine gelmiyor. İstediğine tecavüz etsin, sıkıldığı kadını sorgusuz sualsiz kapının önüne koyabilsin istiyor.

Sevmiyor çünkü yaşadığı yerin içine sıçıp, içine sıçamadığı bir cennetin hayaliyle yaşıyor.

yapıyor. Hayalini kurduğu hayatı Atatürk'çüler yaşıyor.

Eline ilk para geçtiğinde de, o Atatürk' çülerin yaşadığı yere taşınıyor, çocuğunu onların okuluna yolluyor.

İçten içe biliyor kendisi gibi olanların sapkınlığını, içten içe biliyor insanca yaşamın Ata' min yolundan geçtiğini. İtiraf edemiyor sadece. Biliyor kendisi gibi olanların insanlıkla alakası olmadığını. Korkuyor yutarlar onu diye.

Gene de; ilk kıçı sıkıştığında “iki ayyaş" dediğinin gölgesine sığınıyor, afışlerini asıyor partisinin binasına yıllar sonra.

Bizler? Biz hiç kandırılmadık. Biz hiç o kadar salak olmadık. Biz hiç o kadar güzel salak ayağına yatmadık. Neysek oyuz.

Özlemle, saygıyla, sevgiyle, belki biraz buruklukla.

Sevmiyor çünkü sanat, doğa, bilim falan işine gelmiyor. O istiyor ki beyni hiç çalışmasın, osurana gülsün, küfredeni sevsin, ağaç keseni baş tacı etsin.

Sevmiyor çünkü onun yaşayamadığı hayatı o Atatürk'çüler yaşıyor, onun giyemediği kıyafetleri Atatürk'çüler yapıyor. Ne ona dokunmak ibadettir dedik, ne de peygamber ilan ettik.. Biz onu bizim gibi olduğu için, bir baba gibi sevdik. Ömrünü kendi evlatlarının cebini doldurmak için değil, milletine adadığı için sevdik.

En nihayetinde; yaşımız kaç olursa olsun "Ey Türk Gençliği!" nin gençleriyiz. Son nefese kadar.

Hepinize iyi hafta sonları sevgili DENGE okurları.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.