Günlerdir gazetelerdeki Ceren’in katilinin resimlerine bakıyorum. Bir insan hiç tanımadığı birini nasıl öldürebilir diye… Bir yanıtını bulabilmiş değilim.
Ceren’in katili Özgür Arduç ilk ifadesinde şöyle söylüyor: “Bir işyerinden et bıçağı aldım. Sonra insan avına çıktım. Karşıma kadın, erkek, çocuk ne çıkarsa bıçaklamayı düşündüm. O gün çeşitli şahısları takip ederek öldürmeyi düşündüm. Ancak son anda başkaları karşıma çıkınca yapamadım. Bally satın aldığım işyeri sahibini öldürmeyi düşündüm. 3 Aralık sabahı bir bayanı oturduğu binaya kadar takip ettim ancak hangi daireye girdiğini öğrenemedim. O bayanı öldürmeyi çok istedim. Cezaevinden çıktıktan sonra tespit etmiş olduğum bayanı öldüreceğim. Bir bayanı (Ceren Özdemir) takibe başladım. Bayan bina kapısına giderek zile bastı. Bıçağı çıkardım. Bayan binanın dış kapısından içeri giriyordu. Tam kapıyı kapatacağı sırada bakar mısınız dedim ve dönünce bıçağı göğsüne sapladım. Bu cinayetten sonra yine öldürebileceğim bir bayan aradım. Çay ocağından 6 yaşlarında bir çocuğu kıskandım ve öldürmeyi düşündüm. Otogarda öldürmek için bir bayanı takip ettim. Sonra başka bir bayanı takip ettim, karşıma bir araç çıktı. Sürücüsü bayandı onu da öldürmeyi düşündüm.” Caninin polisteki ifadesi aynen yukarıda yazdığım gibi… Adam katil… Zaten söylüyor katil olduğunu.
Ama biz ona zanlı diyoruz. Hukuk var ya memlekette katil demek için mahkeme kararını bekliyoruz.
Buna mukabil gazeteci, yazar, düşünce sahibi olursa da gözaltındayken dahi adamı, teşhir ediyoruz. Masumiyet karinesi de neymiş? Adam rezil olduğuyla kalıyor. Gelelim yargıya. “İyi hal” nedeniyle gelen ceza indirimi, artık toplumda tepkilere yol açmaya başladı. Şule Çet cinayetinde kıza tecavüz ediyorlar. Apartman dairesinin camından aşağıya atıp öldürüyorlar. Hakim bu canilere de indirim uyguladı iyi mi?
Sanık duruşmada takım elbiseyle hazır bulunmuşsa, işte bu iyi hal… Düşün cezadan 2 yıl, kravat varsa düşün 2 yıl daha… mendil takmışsa 1 yıl daha düşün
Mahkeme heyetine saygılı davranmışsa (hakaret mi edecekti?) 1 yıl daha düşün. Hakim bilmez mi adamın rol yaptığını? Neye benziyor? Hani okul karnelerinde vardı ya hal ve gidiş pekiyi… Herkesin hal ve gidişi hep pekiyi olabilir mi?
Ceren’in katili Özgür Arduç daha önceleri de bir kişiyi öldürmüş, bir diğerini yaralamış 20 kez hırsızlıktan sabıkası var. Askerliğini yaparken askeri doktor tarafından verilen raporu var. 16 Haziran 2015’te Sarıkamış askeri hastanesi Psikiyatri kliniğine yatırılmış ve neticesinde anti sosyal kişilik bozukluğu tanısıyla “askerliğe elverişli değildir.” Denerek serbest bırakılmıştır.
Siz böyle birini iyi hali! Nedeniyle açık cezaevine alıyorsunuz ve oradan da kaçırıyorsunuz. Sizde en az onun kadar suçlu değil misiniz?
Bu yaptığınız ilk değil, herhalde son da olmayacak bu gidişle… sayalım bazılarını:
1. Eylül ayında cezaevinden izinli çıkan Emrah Yaşar Taksim’de mühendis Halit Ayar’ı (23) kendisine para vermediği için öldürdü.
2. Temmuz ayında Denizli O tipi Cezaevinden izinli olarak çıkan M.Ö aralarında husumet olan Ahmet Alkan ile amcası Süleyman Alkan’ı tüfekle vurarak öldürdü.
3. Geçen ay İzmir Buca’da cezaevinden izinli çıkan Şehmuz Selçuk (24) sevgilisi Melisa Kalem’i pompalı tüfekle öldürüp intihar etti.
4. Eylül ayında cezaevinden izinli çıkan Ersin Ü. İstanbul’da eski eşi Ayla T.yi sokak ortasında önce bıçakladı, ardından kızgın yağ ile yaktı.
5. Haziran ayında İzmir’de cezaevinden izinli çıkan Göksel Sağlam, iki çocuğunun annesi eski eşi Habibe Çevik ve baldızı Fatma Akdağ’ı öldürdü.
6. Eylül ayında Ankara’da cezaevinden izinli çıkan A.K küçük bir çocuğa tecavüz etti.
7. 2018 yılında Ankara’da cezaevinden izinli çıkan Fevzi Çelik eşi İlknur Çelik’i 15 yerinden bıçaklayarak öldürdü.
8. 2017 yılında cezaevinden izinli çıkan Murat Özkara eşini boğazından bıçaklayarak öldürdü.
Kim veriyor kardeşim bu izinleri; yukarıda ki olaylar o kadar çok ki artık yazmaktan ben utanıyorum.
Bu yıl sadece cezaevinden izinli diye bırakılanların öldürdüğü kızlarımız, kadınlarımız bunlar.
Sadece bu yılın 11 ayında 400’den fazla kadınımız ve kızımız aşağılık erkek caniler tarafından öldürüldü. Koruyamadık daha doğrusu korumadık. Ses çıkaramadık… Hayır, hayır sessiz kaldık…
“Bize dokunmayan erkek yılan” dedik… Yürüyüp yolumuza devam dedik… Buyurun neticesi… Bu toplumun cinnet halidir. Gazetecileri, yazarları atın içeriye neymiş klişe bir cümle var: “Örgüte üye olmamakla beraber, örgüte yardım…” diye. Devam eden tekerleme…
Ne demek yardım? Örgüte paramı vermiş, silah mı temin etmiş, suçluyu mu kaçırmış veya saklamış? Ne halt ettiyse tek tek belirtin ki millet öğrensin.
80 yaşındaki yazar- gazeteci Nazlı Ilıcak’ı yıllarca yukarıdaki gerekçeyle içeride tuttunuz.
Taşları bağlıyor, köpekleri salıyorsunuz sonra yazık oluyor bizim kızlarımıza, kadınlarımıza…
Hepinize iyi hafta sonları diliyorum değerli Denge okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.