Her seçimde olduğu gibi ne kadar malzeme varsa ortaya döküldü. En kutsal kavramlar bile aylardır sömürüldü. Hâlâ da öyle. Niçin? Çünkü “Ne pahasına olursa olsun” seçimi ille de kazanma hırsı. Kazanamazsan dünyanın sonu mu olur? Hayır. Bak 9 seçime girip hiç kazanamayan parti başkanı hâlâ koltuğunda oturuyor. Partilerini baraj altında bırakan genel başkanlar bile yerli yerinde duruyor.
Hep dünyanın sonu sanırlar ama hiç de dünyanın sonu olmaz. Bilakis ertesi sabah dünya yeniden kurulur. Her sabah taze bir başlangıçtır. Kaldı ki bu sefer, siyasetten öte bir durum var. Değişik bir durum... Adaylar yarışacak, partiler değil. Adayların ufku yarışacak, yetenekleri, bilgi dağarcıkları yarışacak. Kısacası sadakat değil, liyakat yarışacak.
Yani, gönül verdiğin parti, hangisi olursa olsun, sevdiğin lider kim olursa olsun adaylar açıklandığı andan itibaren, odaklanacağımız nokta sadece adaylardır. Bu bir ilk. Çünkü belediyelerin yaptığı hizmet muasır medeniyetle kucaklaşmak zorunda. Farkındaysanız, partililer, belediye başkan adayını tespit ederken ilk defa bu kadar titiz davranıyorlar ve ince eleyip sık dokuyorlar. Bu bile tek başına büyük anlam taşımaktadır. Göreceksiniz, günlerdir sahaya sürdükleri bütün o klasik malzemeler, birdenbire kenara itilecek ve adayların medeniyet yarışı başlayacaktır.
Eski yerel seçimler böyle değildi. Bu, liyakatin zaferidir işte. Liyakat seçimin favorisidir. Herhalde bu durup dururken olmadı.
Burada hemen belirtmeliyim ki AKP Aydın il ve ilçe teşkilatlarının ne yapmak istediklerini anlayamamaktayım. Ünlü fizikçi Albert Einstein’ın meşhur bir sözü var; “Aynı yöntemleri kullanarak değişik sonuçlara ulaşacaklarını zannedenler ya deli ya da aptaldırlar.“ “ Güzel bir kızı öperken düzgün araba kullanan birisi, yaptığı iki işten birine gereken dikkati vermiyor demektir. “
Mustafa SAVAŞ’ın adaylığı denendi ve başarı getirmediği halde bu ısrar niye ? Mustafa SAVAŞ ismi önlerde olan birisi ve KİT Komisyonu Başkanlığı’nı yürütüyor. Elinizde Aydın Büyükşehir’e aday olacak kimse yok mu ? Eski Bayındırlık Bakanı Cengiz Altınkaya ODTÜ mezunu yüksek inşaat mühendisi, Yenipazar Belediye Başkanlığı, milletvekilliği ve Bayındırlık Bakanlığı yapmış. Bakanlığı sırasında İzmir–Aydın otobanı, Aydın Stadyumu açık tribünü gibi daha birçok yatırımlara imza atmış, şimdiye kadar gelip geçen milletvekili ve bakanların arasında Aydın'a yatırım yaptıran tek kişi.
Niye düşünülmez ? Kuşadası gibi büyük bir ilçede AKP‘nin iki aday adayı var. Biri 40 yıllık CHP’li Esat Altıngün, diğeri ANAP’lı, Akdeniz Otel sahibi Fuat Akdoğan. Didim’ de yine 40 yıllık CHP’li Mümin Kamacı... Bence bu durum öncelikle AKP saflarında siyaset yapan üyelerinize hakarettir. Aday olacak vasıfta kişiler mi yok? Yoksa çok vasıflı kişiler mevcut da aralarında seçim mi yapamıyorsunuz?
Söke, Nazilli, Efeler’de aday çıkarmıyorsunuz. Halbuki bu ilçelerin nüfusları çoğu ilimizden fazla.
17 ilçeden 7’si MHP’ye veriliyorsa demek ki AKP buralardan umudunu kesmiş.
Aydın İYİ Parti yetkilileri de bu durumu görünce : “Geçen seçimlerde bizim oyumuz MHP’nin oyundan iki kat fazlaydı. Biz de en az 7 ilçe isteriz.” diyorlar. Bana göre hakları var.
Bir de Aydın’da kendisi gitmiş, adı kalmış yadigâr bir parti var ki 17 ilçede seçimlere katılacakmış.
Aklıma şu fıkra geliyor. 80 yaşlarında bir adam doktora gitmiş: “Doktor bey ben eşimle bir kere bile birlikte olamıyorken arkadaşlarım günde 3-5 diyorlar.” deyince doktor yanıtlamış; “Siz de söyleyin efendim, söylemenizin bir sakıncası yok!”
Bir de seçimlerde kimin parasını alırsa onun türküsünü söyleyen anket firmaları var. Benim size önerim hiç birisini dikkate almayın. Hangi partiye oy vereceksiniz? Bu seçimde yok böyle bir soru. Unutun. Parti tercihi elbet yine varsa da adayın kimliğe ön planda. Bu bakımdan, anketler, her il ve ilçede şaşırtıcı oranlar verecektir. Aldanmayın. Ama ille de partizanca bir hesap yapmak istiyorsanız, seçim sonuçlarını bekleyin, ittifak oylarını kıyaslayın.
Binali Yıldırım’a: “Seçim siyasi bir olay değildir” dedirtenler utansın. Bahçeli öneri getirmiştir. Gerisi iktidara aittir.
İstanbul’da Mustafa Sarıgül olayı var. Mustafa Sarıgül Şişli dışında hiçbir yerden aday olmam derken CHP Sarıgül’ü aday göstermemek niyetinde. Eğer bu yapılırsa 150-200 bin oy kaybı olur ki CHP İstanbul’u rüyasında bile göremez. Bir de seçmen deplasmanı olayı konuşuluyor. Muhtarlık artık verimli bir iş oldu ya, ‘İspanya, gezi, Umre’ye gitme gibi. Mahalle muhtarları şehirlere çalışmaya giden akraba veya arkadaşları geri çağırıyorlar. Bunlar kaç yüz bin kişidir, hangi siyasi görüşü taşır bilinmiyor ama halk karar vermişse ne deplasman fayda eder ne de mükerrer oy. Unutmayın ki AKP’nin BŞB adayı da deplasmandan faydalanan kişidir.
Bir de sayın Cumhurbaşkanı'ndan öğrendiler herhalde her adayın ağzında “Yatay mimari” diye bir laf… Yatay şehirleşme vaadi. Anladık da sanki bu gökdelenleri halk dikti tepemize.
Hepinize iyi hafta sonları değerli Denge okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.