3 Temmuz'da adaylar belirlenip, açıklanınca Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yarış başlamış oldu.
Ben önce Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aday belirleme ve aday gösterme şeklini yadırgadım.
Daha seçim yarışının başında meclis partilerinin Anayasa’yı çiğnedikleri bir Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci başlatıldı.
Anayasa’ya göre Meclis içindeki partiler aday gösteremezler. Bu hak (Aday gösterme hakkı ) partilerin bağımsız davranacak olan vekillerinindir. Meclis partileri vekillere bu yolu kapatmakla da Anayasa’yı çiğnemişlerdir, kanısındayım. Her ne kadar hukukçu değilsem de Anayasa’yı okuyup okuduğumu da anlayabiliyorum.
Ülke bu hoyrat, yaban, saygısız siyasetçileri ve siyaset tarzlarını sineye çekmek zorunda mıdır?
Anayasamızın 101. maddesi; “Cumhurbaşkanı 40 yaşını doldurmuş ve Yükseköğrenim yapmış TBMM üyeleri ve ya bu niteliklere sahip Türk vatandaşları arasından halk tarafından seçilir.” demektir. Ayrıca aynı maddenin devamında “Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır. Bir kimse en fazla 2 defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Cumhurbaşkanlığına TBMM üyeleri içinden veya meclis dışından aday gösterilebilmesi 20 milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Ayrıca en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında % 10’u geçen siyasi partiler ortak aday gösterilebilir” demektedir. Şimdi adayların açıklanmasında ve seçimlerinde yukarıdaki anayasa maddesine birebir uyum var mı yok mu takdir sizindir. CHP’nin 21 milletvekili çatı adayına olumlu imza vermedi. Bu 21 milletvekilinden 20 tanesi bir aday gösterselerdi bu tam prosedüre uygun bir aday gösterme seçimi olurdu.
Adaylara gelirsek görünürde en kuvvetli ve favori aday halen başbakan olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan olduğu kanısındayım.
İlk başlarda Avrupa Birliği’ne girmek için çok gayret sarf etti. Askeri vesayeti şöyle ya da böyle yok etti. Sağlık alanında büyük başarılara imza attı. Ulaştırmada Türkiye’nin çağ atlamasına önayak oldu. Ama tek adam olma arzusu diktatörce davranışları, insanların yaşam tarzına karışmayacağını defalarca deklare etmesine karşın Kadıköy vapurundan inenlerin kıyafetlerine, futbolcuların kollarındaki dövmelere, futbolcu Emre ile Arda’nın saçlarının uzunluğuna kadar her şeye, her dakika karışması ne kendisine ne de makamına uygun düşüyor.
Memleketi sırf kendi siyasi ikbali için kamplaştırması, insanları birbirine tahammül edemez hale getirmesi memleketi ve insanları gerdi.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yalan söylediğini iddia edemem, zaten bu tür yazılar ve söylemler bana yakışmaz. Ama konuşmalarında öyle çelişkiler var ve öyle birbirine zıt söylemleri var ki, buraya bazılarını bile almaya kalksak bu sütunlar almaz.
Şimdi kendisi Cumhurbaşkanı adayı, seçileceğine kesin gözüyle bakıyor. Memlekete ve millete ailesine, çocuklarına inşallah hayırlı olur.
Yalnız bir şey var ki onu yazmadan geçemeyeceğim. Kendisi hiçbir zaman 77 milyonun cumhurbaşkanı olamayacak. Kırdığı, ötekileştirdiği insanların kalbini hiçbir zaman kazanamayacak. Ülkenin yarısının taparcasına sevdiği, diğer yarısının ise ölesiye nefret ettiği bir siyasetçi olarak tarih deki yerini alacak.
CHP ile MHP’nin çatı adayı, sakin güç sloganıyla partililere tanıtılan Ekmeleddin İhsanoğlu’nun babası Atatürk devrimlerine lanet okuyarak Mısır’a yerleşmiş. Ekmeleddin Bey Mısır ‘da doğmuş ve şeriat hükümlerinin geçerli olduğu El Ezher Üniversitesinde okumuş daha sonraları aynı üniversitede dersler vermiş, 30 yaşından sonra Türk vatandaşlığa geçmiş bir şahsiyet. Bu kişinin de vatana, millete ve CHP ve MHP tabanına hayırlı olmasını dilerim.
Cumhurbaşkanlığı adayları arasında görüşlerinin görüşlerime, söylemlerinin benim düşüncelerime birebir uyduğunu gördüğüm tek aday Selahattin Demirtaş.
Ezilen insanların yanında olmak, gerektiğinde onlarla birlikte ezilmeyi göze almak, hiçbir çıkarın olmadan onların haklarını savunmak sosyalist ahlakın zaten gereklerindendir.
Selahattin Demirtaş; kendisi açık açık söylemese de ateşli bir Kürt Milliyetçisidir. Bebek katili Apo’dan da talimat aldığı söylenmektedir. Bunlar da onun eksi hanesine not edilmektedir.
Üç aday da benim adayım değildir, üç adaya da oy vermem mümkün değildir. O nedenle Cumhurbaşkanlığı seçimleri bende hiç heyecan yaratmadı. Ben bu seçimlerde sadece izleyiciyim.
Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okuyucuları...
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.