Mahallemizin sütçüsünün kapımıza geldiği dönemler en temiz dönemlermiş sanırım.. Zira sütçümüzün sütü kaynatıldığında kalın bir tabaka kaymak tutardı ve sütün kalitesi işte bu kaymağın yoğunluğuyla değerlendirilirdi.. Aklımızdan içine su katmış mıdır gibi bir soru geçmezdi hiç çünkü sonsuz bir güven vardı, evimizin bir ferdi gibiydi adeta.. her zamanki süt tenceresine süt doldururken annem eşini çocuklarını sorardı.. ve sütçümüz kimi zaman fazladan biraz daha süt koyardı hep.
Düşünüyorum da sokaklarımızın tadı tuzuydu sokak satıcıları. Her daim yolu gözlenen, kulakların aşina sesiydi onlar. Şimdiki nesil onları bilmiyor ve belki de hiç bilmeden büyüyecek. Aramızdan bir bir eksilen değerlerimiz gibi onları da yitireceğiz bu gidişle. Siyah beyaz Türk filmlerinin karelerinde kalacak onların görüntüleri. Belki de bir daha, "Sütçüüü..." diye bağıran bir ses duymayacak kulaklarımız. Bu vesileyle haftada bir de olsa
kapısı çalınan insanlarımızın kapısı çalınmayacak artık. Öldükten üç gün sonra fark edilen insan manzaraları yaşıyorsak bugün; işte elektrik telleri gibi insanlar arasında irtibatı sağlayan bu değerlerimizi yitirdiğimizdendir..
Mahalleyi mahalle yapan özelliklerinin başında; Mahalle Ebesi, Çeşmesi ve Bekçileri gelirdi. Dahası, veresiye defterlerinin kullanıldığı bir ya da birkaç bakkal, manav ve kasabımız vardı .Tek atın çektiği ahşap kasalı çöp arabaları, şapkalı ve gri keçeye benzeyen üniformalı çöpçülerimiz, yakınlarımızdan gelen mektupları ve özel gün tebrik kartlarını getiren postacımız vardı...
Şimdilerde eski Türk filmlerinde imrenerek baktığımız, herkesin birbirine yardımcı olduğu akrabalarımız kadar değerli komşularımız vardı.
Ya ulaşım?
O yıllarda kaç kişide araba vardı ki? Bugün antika değerinde olan eski Amerikan arabaları dolmuşlarımız Belediyenin işlettiği otobüs ve tramvayımız vardı. Nüfus fazla olmadığından mı, insanların birbirine saygısından mı itiş kakış olduğunu hatırlamıyorum.
Ya televizyon, ismini cismini bile bilmiyorduk, ama komşularla toplaşıp yaz sıcaklarında şimdi özlemle seyrettiğimiz o günlerin yeni vizyona giren filmlerini heyecanla izlediğimiz ne güzel bahçe sinemalarımız vardı. Yaşam tarzımız değiştikçe o filmlerden aldığımız tat da ancak geçmişe özlem olarak hayâllerimizde canlanıyor...
Hepinize iyi hafta sonları sevgili DENGE okurları…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.