Tam bir ay boyunca birlikte aynı şarkıyı söylediler. Bizimkisi bir aşk hikayesi yazılı afişlerle İstanbul’un bilboardlarını doldurdular. Biz İstanbul aşığıyız dediler. Tabii bu kadar çok olunca bu afişlerdeki slogana da inanmıştır pek çok insan...
Öyle ya “İstanbul’a aşık olmayan” biri ne diye böyle afişler yaptırıp milyonlarca para ödesin ki? Ancak seçimler bitti AKP’nin kazanamadığı anlaşıldı. Bu büyük aşkında aslında bir yalan olduğu ortaya çıktı. AKP Genel Başkanı sayın Erdoğan kendi yandaşlarına, “Merak etmeyin daha her şey bitmedi. Meclis’te biz üstünüz, bunlar topal ördek zaten, 13-14.000 oy farkıyla kazandım diye ortaya çıkılmaz.” cevabını verdi. Bu yanıtın özeti şu;” İmamoğlu belki başkan olabilir ama belediye meclisinde AKP çok güçlü olacaktır. Bu durumda başkan hiçbir şey yapamayacaktır.” İyi de İmamoğlu ya da bir başkası olsaydı kendisine mi çalışacaktı? Hayır İstanbul için çalışacak seçilen kişi. Ama “İstanbul aşığı” Sayın Erdoğan eğer başkan kendisinden değilse çalıştırmayacağını söylüyor. Hani çok seviyorum ulaaan, ya benimsin ya da toprağın diye bağıran ve kendisine yüz vermediği için sevdiğini vurup öldürenler var ya, tam o durum işte...
Ama İstanbul’u bir türlü teslim edemiyorlar. Geçersiz oylar sayılıyor, olmadı tüm oylar sayılıyor. Sayın Cumhurbaşkanı TV canlı yayınında “Şimdi 10 milyon seçmenin olduğu İstanbul’da kalkıp da 13-14 bin farkla bir seçim kazandım havasına girmeye de kimsenin hakkı yoktur.” İyi de Sayın Cumhurbaşkanı; İmamoğlu’nun oy oranı %48.80! Siz İstanbul’a başkan olduğunuzda oy oranınız yüzde 25 idi.1994’de sizden sonra gelen Bedrettin Dalan’la aramızdaki oy farkı 11.413 idi. Sayın Cumhurbaşkanı aynı konuşmasında; İstanbul seçimleri için, “Tamamına yakını organize usulsüzlüklerle dolu.” diyor.
Eğer seçimlerde yapılan bir suistimal varsa bu durum YSK’yı bağlamaz, suç partilere değil memurlara yöneliktir. Muhatap ise YSK değil ceza mahkemeleridir. Denetim sorumluluğu devlete ait olduğu için bu durum seçim sonuçlarını doğrudan etkilemez. Devlet sizsiniz, kurumlar sizin, denetim mekanizması sizin elinizde, oyların sayıldığı bilgi işlem sistemi SEÇSİS, Adalet Bakanlığı’na bağlı UYAP’ın alt yapısı sizin elinizde, tüm sandıkların başında yılların seçim tecrübesi olan militan kadrolarınız var! Tüm bunlara karşın sanki muhalefet gibi hile var, hırsızlık var diye bağıran ve ağlayan maalesef yine sizsiniz.
Üstelik seçim öncesi mangalda kül bırakmayıp en sistemli çalışan ve hataya imkan tanımayan bir seçim sistemimiz var diye efelenen yine sizsiniz! Seçim tamamlanmış ve tüm itirazlara rağmen yapılan sayımlarda İstanbul seçimlerinde CHP’nin önde olduğu artık kesinlik kazanmıştır. Toplumsal bir algı yöneterek kopardığınız büyük yaygaranın ve YSK’ya usul dışı, baskı ve ısrarla yaptığınız itirazların ana sebebi, seçimi kaybetmiş olmanın derin şokunun yanı sıra varlık sebebiniz olan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin elinizden kayıp gitmesi ve her şeyden önce orada ki çalışmaların başkalarının eline geçmek korkusudur.
Seçim kanunu gereği itirazlar sandıklardaki maddi hatalara karşı ve deliller üzerinden yapılır. Bunun dışındaki taşıma oy ve benzeri iddialar boş yaygaradır. YSK’yı ve sonuçları etkilemez! Bu tür bir suç eğer ki varsa cezai açıdan partileri değil ilgili memurlar ile dışarıdan görevlendirilen şahısları bağlar. Bir şikayet varsa bunun muhatabı YSK değil ceza mahkemeleridir ve gereken orada yapılır. Artık deniz bitmiş kara görünmüştür.
İtirazları esneterek, yenileyerek zaman kazanma girişimleri bazı belediye dosyalarına ait delilleri karartma söylentilere sebep olmakta zaman aleyhinize çalışmaktadır. Sonunda yapılan yanlışlar varsa yapanlar gelenler tarafından açığa çıkartılacaktır. Bir de seçimi yenileme gayretleri var ki AKP bu yolu denerse sonu olur diye düşünüyorum. Bir zamanlar namı dünyayı sarmış attığını vuran bir avcı varmış. Bin beş yüz metre uzaklıktaki bir geyiği göstererek, “Hadi bunu vur da görelim” demişler. Avcı nişan almış ve ateş etmiş. Paaat! Geyik koşarak kaçmış! Oradakiler “Hani sen her attığını vururdun ne oldu?” deyince avcı, “Ben onu vurdum ama o bilmiyor elli metre sonra düşer. Gönderin adamlarınızı alsınlar.” demiş... İstanbul’da seçim kaybetmek aynen böyledir. Dünya alem senin kaybettiğini duyar. Yaşadığını zannedersin ama ecel kapıya gelmiştir artık! Sakın ola ki seçimleri yenilemeyi. YSK’daki yargıçları zorlamayın. Önümüzdeki dört seneyi, dört aya düşürürsünüz. Demedi demeyin!
Hepinize iyi hafta sonları sevgili Denge okurları.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.